Açıldığından beri birçok ilke imza atan Rami Kütüphanesi, Türkiye’de ilk olan “Biyografi Kitaplığı” açtı. İbnülemin Mahmut Kemal İnal Vakfı Biyografi Enstitüsü iş birliğiyle hazırlanan kitaplıkta, şimdilik biyografi, otobiyografi, anı ve hatırat tarzı 6 bin eser, yazarların, araştırmacıların ve kitapseverlerin kullanımına sunuldu. Açık Kitap Vakfı’nın da destek verdiği kütüphanedeki kitaplar, büyük bir özenle seçildi. Öne çıkan eserler arasında İbnülemin Mahmut Kemal İnal’ın kendi eserleri ve onun hakkında yazılmış kitapların yanı sıra, Cevdet Paşa’dan Ali Emirî Efendi’ye, Zübeyde Hanım’dan Adalet Ağaoğlu’na, Halide Edib’den Ahmed Cevdet Paşa’ya kadar çok farklı dönem ve kişiliklere dair çalışmalar var. Aynı zamanda Cumhuriyet tarihi ve yakın dönemde yazılmış biyografi türündeki eserlerle birlikte Batı biyografi geleneğinden çeviri eserler de kitaplığın önemli bir parçası.

Biyografi, otobiyografi, hatırat ve anı kitapları, şüphesiz ki tarihe tanıklık eden kişilerin gözünden o döneme bakmayı sağlıyor. Önemli isimleri yakından tanırken, onların hayat hikayelerinden dersler çıkarmamıza yardımcı oluyor. Bireylerin yaşam öyküleri üzerinden düşünsel, tarihsel ve kültürel belleğe katkı sunacak titizlikle seçilen biyografi koleksiyonu, okuyucunun da güvenini kazanması yönünden önemli. Zira okuyucuyu, tıpkı tarih dizileri gibi biyografi ve anı kitaplarından da tarihin o dönemini öğrenmek istiyor.
AKADEMİK ÇALIŞMALAR ÖN PLANDA OLMALI
AKADEMİK ÇALIŞMALAR ÖN PLANDA OLMALI
Okuyucunun biyografi kitabı okurken nelere dikkat etmesi Biyografi kitaplığımız oldugerektiğini ve bu tür kitapların güvenirliğini sorduğum Prof. Dr. Abdullah Uçman, akademik hayata mensup kişilerin çalışmalarının ön planda olması gerektiğini söyledi. Bunun sebebini ise şu ifadelerle anlattı: “Çünkü akademide bu tür çalışmalara uzun yıllar harcanıyor, kabul edilmesi için birtakım jüriler kuruluyor yani süzgeçten geçilerek yayınlanıyor. Piyasada bu tür süzgeçten geçmeyen, rast gele ‘Al eline kalemi yaz aklına geleni’ tarzında yazanlar da var. Bunlara dikkat etmek lazım. Fakat akademik hayatın dışında yapılan çalışmalar arasında da çok değerli olanlar var. Mesela Tahir Alangu’nun ‘Ömer Seyfettin: Ülkücü Bir Yazarın Romanı’ çalışması bugün hala değerini koruyor. Yine Fuat Köprülü’nün ‘Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar’ kitabı da aşılmış bir kitap değil. Okuyucunun kendine göre birtakım ölçüler koyarak bakmasında fayda var.”
HATIRALARDA DA HATALAR OLABİLİYOR
HATIRALARDA DA HATALAR OLABİLİYOR
Hatıratlar ve günlüklerle ilgili de fikrini söyleyen Uçman, birtakım bilgilerin başka yan bilgilerle doğrulanması gerektiğinin altını çizdi: “Hocam Ömer Faruk Akün, hayattayken hatıralarını kaleme alan Abdülhak Hamit Tarhan’ın hatıratında yanlış verdiği bilgiler olduğunu tespit etmişti. Yani birinci elden kaynaklar da bazen hata yapabiliyor. Ahmet Hamdi Tanpınar da son romanı Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü Tahsin Yücel’e ölümünden sonraki bir tarihte imzalamıştı. Bu tür şeyler olabiliyor. Bunlara dikkat etmek gerekiyor.”
HEDEFTE BİYOGRAFİ ÖDÜLLERİ VAR
HEDEFTE BİYOGRAFİ ÖDÜLLERİ VAR
Geçen yıl ekim ayında imzalanan protokol çerçevesinde hazırlıklara başlanan ve Türkiye’nin ilk biyografi kitaplığı vasfını taşıyan kitaplığın açılışının ardından bir de biyografi yazımıyla ilgili panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Erol Erdoğan’ın yaptığı panelde, Prof. Dr. Abdullah Uçman, Akademik çevrelerde biyografi yazımının önemine değinirken, Rıdvan Kaşıkçı, Biyografi Enstitüsünün kuruluş sebebi ve hizmetlerinden bahsetti. Bunların arasında “Nasıl Yazdım Seminerleri”, “Biyografi Yazım Atölyesi”, “Konuşulmamış Tezler”, “Biyografilm” başlıkları bulunurken, hedeflerinde ise hakemli biyografi dergisi, ansiklopediye biyografi maddesi yazmak ve biyografi ödülleri vermek var.
Bu haber ile ilgili düşünceleriniz nedir? Yorumlarda paylaşabilirsiniz.