
Yeni keşfedilen galaksiye “MoM-z14” adı verildi. Keşif, erken evreni gözlemlemek üzere yürütülen Mirage (veya Miracle) spektroskopik araştırması kapsamında yapıldı.
Galaksinin kırmızıya kayma değeri (redshift) z = 14.44 olarak belirlendi. Bu değer, galaksinin ışığının yaklaşık 13.5 milyar yıl önce yayıldığını gösteriyor.
Daha önce rekor, JADES-GS-z14-0 adlı galaksinin z = 14.32 değeriyle elindeydi. Ancak MoM-z14, gözlemlenebilir evrenin sınırlarını daha da öteye taşıdı.
“Büyük Patlama’dan sadece 280 milyon yıl sonra”
MIT Kavli Astrofizik ve Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nden Rohan Naidu liderliğinde hazırlanan ve arXiv.org’da yayımlanan çalışmaya göre bu galaksi, evrenin ilk yıldızlarının doğduğu döneme son derece yakın bir evrede oluşmuş olabilir.
Araştırmacılar, “JWST, beklenmedik şekilde parlak galaksilerden oluşan bir popülasyonu ortaya çıkardı. Bu, galaksi oluşumu hakkındaki temel soruları gündeme getirdi,” ifadelerini kullandı.
Yıldızlardan gelen ışık, kara delik değil
Spektroskopik incelemelerde MoM-z14’ün ışığının çoğunlukla yıldızlardan kaynaklandığı belirlendi. Yani galaksi, süper kütleli bir kara delikten yayılan aktif galaktik çekirdek (AGN) ışığına değil, çok sayıda ve muhtemelen süper kütleli yıldızlardan gelen ışıltıya sahip.
Ayrıca galaksinin azot-karbon oranı, Güneş’ten daha yüksek. Bu oran, Samanyolu’na bağlı eski küresel yıldız kümelerindekine benzer bir kimyasal bileşime işaret ediyor. Araştırmacılar bu benzerliğin, galaksi evrimini kozmik zaman boyunca birbirine bağlayan ipuçları sunduğunu belirtiyor.
Kimya ve morfoloji arasında bağ olabilir
MoM-z14 ve benzeri galaksilerde iki farklı yapı gözlemlendi: Noktasal (kompakt) ve yayılmış (geniş) morfolojiler. Kompakt galaksilerin güçlü azot yayımı yaptığı, yayılmış yapıdakilerin ise azot açısından daha zayıf olduğu görülüyor. Bu durum, galaksi kimyası ile fiziksel yapısı arasında doğrudan bir ilişki olabileceğini düşündürüyor.
Yeni teleskoplar daha fazlasını ortaya koyabilir
Çalışmanın yazarları, MoM-z14 gibi galaksilerin, galaksi oluşumuna dair anlayışımızda köklü değişimlere yol açabileceğini belirtiyor. Eğer iptal edilmezse, önümüzdeki yıllarda fırlatılması planlanan Nancy Grace Roman Uzay Teleskobu gibi görevler, bu tür galaksilerden yüzlercesini daha keşfetmeyi mümkün kılabilir.
Araştırmacılar sonuç cümlesinde şunları yazıyor:
“JWST, evrenin en erken dönemlerine dair gözlemlenebilir ufkumuzu hayal bile edemeyeceğimiz noktalara taşıyor. Artık ilk yıldızların oluştuğu dönem bizden çok uzakta değil.”
deebi.net | Hayatın içinde…