
ABD Ulusal Kuraklıkla Mücadele Merkezi (NDMC) ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (UNCCD), 2023-2025 yılları arasında gerçekleştirilen kapsamlı kuraklık araştırmasının sonuçlarını paylaştı. Rapora göre, son iki yıl içinde dünyada kaydedilen en yaygın ve yıkıcı kuraklıklardan bazıları yaşandı. Çalışma, yüzlerce hükümet, bilimsel kurum ve medya kaynağından alınan verilerle derlenerek, küresel ölçekte bir kuraklık haritası sunuyor.
Akdeniz’de Kuraklık Krizi Derinleşiyor
Raporda, Akdeniz havzası en kritik bölgelerden biri olarak öne çıkıyor. İspanya, Fas ve Türkiye, bu bölgede kuraklıktan en fazla etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. İklim değişikliğine bağlı olarak artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, özellikle bu ülkelerde su kaynaklarını tehdit eder hale geldi.
Avrupa Birliği ve İngiltere’nin yaklaşık %35’lik kısmı Haziran 2025 itibarıyla kuraklık uyarısı altında bulunurken, Ukrayna, Polonya, Kıbrıs, Yunanistan ve Balkanlar’da da alarm seviyeleri yükselmiş durumda.
İspanya’da Zeytin Mahsulü Yarıya Düştü
Kuraklığın en belirgin etkileri tarım ve ekonomi üzerinde hissediliyor. İspanya’da iki yıldır süren kuraklık, 2023 Eylül’üne kadar zeytin üretiminde %50 oranında bir düşüşe yol açtı. Bu durum, zeytinyağı fiyatlarının iki katına çıkmasına neden olurken, ülkenin tarım ve turizm sektörlerinde ciddi kayıplara neden oldu. Aynı şekilde Fas da benzer zorluklarla karşı karşıya.
Türkiye’de Obruklar ve Su Kıtlığı Alarm Veriyor
Türkiye, özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ciddi kuraklık sorunlarıyla mücadele ediyor. Yer altı su kaynaklarının hızla tükenmesi, obruk oluşumlarını artırarak hem halk sağlığını hem de altyapıyı tehdit ediyor. Uzmanlar, akifer depolama kapasitesinde yaşanan kalıcı kayıpların uzun vadeli su yönetimini zorlaştıracağını belirtiyor.
“Küresel Felaketin Ön İzlemesi”
NDMC Direktörü Dr. Mark Svoboda, kuraklıkla ilgili şu çarpıcı ifadeleri kullandı: “Akdeniz ülkeleri, modern ekonomiler için bir uyarı niteliğindedir. İspanya, Fas ve Türkiye’nin verdikleri mücadele, kontrolsüz küresel ısınma altında dünyanın su geleceğine dair bir ön izleme sunuyor.” Svoboda, yaşananların basit bir “kurak dönem” değil, küresel ölçekte yavaş ilerleyen bir felaket olduğunu vurgulayarak, bugüne dek tanık oldukları en kötü senaryolardan biriyle karşı karşıya olduklarını söyledi.
Rapor, su kıtlığının sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal bir kriz haline geldiğini ortaya koyuyor. Suya erişimin zorlaşması, gıda güvenliğini doğrudan etkiliyor. Raporda, hiçbir ülkenin ekonomik gücü ne olursa olsun bu krize kayıtsız kalamayacağına dikkat çekiliyor.
Bu haber ile ilgili düşünceleriniz nedir? Yorumlarda paylaşabilirsiniz.