
Son iki yılda ABD ekonomisinde en çok konuşulan başlık ne faiz kararları ne de enflasyon oldu. Gündemin merkezinde tek bir kavram yer alıyor: yapay zekâ. Daha doğrusu, yapay zekâ uğruna harcanan trilyonlarca dolar.
Microsoft, Google, Amazon, Meta ve Nvidia gibi teknoloji devleri, 2024–2025 döneminde tarihin en büyük altyapı yatırımlarından bazılarını duyurdu. Buna rağmen herkes aynı soruyu soruyor: Bunca para nereye gidiyor ve karşılığında ne elde ediliyor?
Rekor Yatırım Var, Beklenen Verimlilik Yok
Ekonomik tarih bize büyük yatırımların zamanla verimlilik artışı getirdiğini öğretiyor: Buhar makinesi, elektrik ve internet bunun örnekleri. Ancak yapay zekâ bu denklemde şimdilik istisna gibi görünüyor. ABD verilerine göre şirketler veri merkezlerine, özel çiplere ve enerji altyapısına milyarlar harcarken, çalışan başına üretkenlik artışı oldukça sınırlı. Bazı sektörlerde neredeyse hiç ilerleme yok.
Bu durum önemli bir soruyu gündeme getiriyor: Sorun teknolojide mi, yoksa onu doğru şekilde kullanamamakta mı?
“Bu Sefer Farklı” Söylemi ve Tarihin Tekrarı
Yapay zekâ etrafındaki heyecan, teknoloji dünyasının klasik iddiası olan “Bu sefer farklı” anlatısıyla destekleniyor. Ancak ekonomistler temkinli. Çünkü 1990’lardaki internet patlamasında da aynı durum yaşanmıştı. Şirketler veri merkezleri kurdu, altyapıya yatırım yaptı, fakat verimlilik artışı yaklaşık on yıl gecikti. Nobel ödüllü ekonomist Robert Solow’un ünlü sözü bugün yeniden hatırlanıyor:
“Bilgisayar çağı her yerde, verimlilik istatistikleri hariç.”
Bugün yapay zekâya yönelik yorumlar büyük ölçüde bu dönemin yankılarını taşıyor.
Teknoloji Büyüyor Ama İş Yapış Biçimleri Değişmiyor
Yapay zekâ, bireysel kullanıcı için etkileyici metinler yazan, görseller üreten veya çağrı merkezlerine entegre edilen bir araç olarak öne çıkıyor. Ancak makro düzeyde asıl soru şu: Bu teknoloji maliyetleri gerçekten düşürüyor mu? Yoksa sadece yeni maliyet katmanları mı oluşturuyor?
Birçok şirket, yapay zekâyı mevcut süreçlerin yanına ekleyerek kullanıyor. Mevcut düzeni dönüştürmeden, üzerine pahalı bir teknoloji tabakası eklemek kısa vadede verimlilik yerine maliyetleri artırıyor.
Hukuk büroları yapay zekâ kullanıyor ancak insan denetimini azaltamıyor.
Finans kuruluşları algoritmalar geliştiriyor fakat düzenleyici kurallar nedeniyle istihdamı kısamıyor.
Medya şirketleri içerik üretimini hızlandırsa da editoryal kontrol ve marka güveni sebebiyle kadroları korumak zorunda kalıyor.
Sonuç olarak, teknoloji mevcut iş modelinin üzerinde yükseliyor ama radikal dönüşüm gerçekleşmiyor.
Gerçek Verimliliği Getiren: Organizasyonel Değişim
ABD’de yapılan araştırmalar, yapay zekâdan en çok verimlilik kazanan şirketlerin ortak özelliğinin yüksek teknoloji değil, organizasyonel cesaret olduğunu gösteriyor. Yani farkı yaratan, algoritmanın gücü değil; iş süreçlerini baştan tasarlama iradesi.
Bazı şirketler yapay zekâyı “daha hızlı yapmak” için kullanıyor; bazıları ise “başka türlü yapmak” için. Bu iki yaklaşım arasındaki fark, yatırımın geri dönüşünü tamamen değiştiriyor. İlginç biçimde bu dönüşümü başaranlar genellikle teknoloji devleri değil, karar alma süreçleri daha hızlı olan orta ölçekli şirketler oluyor.
Piyasaların İyimserliği: Gerçek mi, Bir Hikâye mi?
Verimlilik konusundaki belirsizliklere rağmen Wall Street yapay zekâ yatırımlarına iyimser bakmaya devam ediyor. Çünkü piyasa kısa vadede kazançtan çok hikâyeyi satın alıyor. Yapay zekâ ise şu anda finans dünyasının en güçlü hikâyesi.
Ancak bu sonsuza kadar süremez. Bir noktada herkes aynı soruyu soracak:
“Bu yatırımlar ne zaman kâra dönüşecek?”
İşte o zaman yapay zekâ anlatısı bir teknoloji masalından çıkıp finansal tabloların katı gerçekliğine inecek.
Sonuç: Sessiz Ama Kritik Bir Bekleyiş
Yapay zekâ için harcanan trilyonlar boşa gitmiş değil; fakat henüz beklenen dönüşümü yaratmış da sayılmaz. Bugün yaşanan durum bir verimlilik sessizliği. Bu sessizlik, gecikmeli bir teknolojik dönüşümün habercisi olabilir. Ya da tarihte defalarca görüldüğü gibi, şişirilmiş beklentilerden doğan bir düzeltmeyle sonuçlanabilir.
Önümüzdeki yıllar, asıl sorunun cevabını belirleyecek:
Yapay zekâ dünyayı mı değiştirecek, yoksa dünya bu dönüşüme henüz hazır değil mi?
Bu haber ile ilgili düşünceleriniz nedir? Yorumlarda paylaşabilirsiniz.