
Alzheimer hastalığının tedavisi konusunda önemli bir adım atılmıştır. Bilim insanları, beyin ve kan sistemi arasındaki doğal geçidi onarmak suretiyle, Alzheimer’la ilişkili zararlı yumrular ve dolaşıkların beyinden uzaklaştırılmasını sağlamayı başarmışlardır. Bu yöntem, geleneksel ilaç geçişi stratejilerinden tamamen farklı bir yaklaşım sunmaktadır.
Farelerde görülen olağanüstü sonuçlar
Araştırma kapsamında, Alzheimer hastalığını taklit eden genetik özelliklere sahip fareler üzerinde çalışmalar yürütülmüştür. Deneysel tedavinin uygulanması sonrasında, hayvanların beyinlerinde dikkat çekici değişimler gözlenmiştir. Sadece üç ilaç enjeksiyonundan sonra, Alzheimer’ın temel patolojik özelliklerinde belirgin bir geri dönüş meydana gelmiştir.
İlk enjeksiyonun ardından geçen saatler içinde, farelerin beyinlerinde amiloid-beta plak yumrularında yaklaşık yüzde 45’lik bir azalma kaydedilmiştir. Bu oran, Alzheimer hastalığının en karakteristik bulgularından birinde sağlanmış önemli bir iyileştirmedir. Daha da dikkat çekici olan, bu olumlu etkilerin uzun süre devam etmesidir.
Tedavi öncesinde bilişsel gerileme belirtileri gösteren fareler, üç dozun tamamlanmasından sonra, uzamsal öğrenme ve hafıza görevlerinde sağlıklı hayvanlarla aynı düzeyde performans sergilemiştir. Elde edilen faydalar en az altı ay boyunca sürmüştür. Bu bulgu, Alzheimer tedavisi alanında umut verici bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.
Kan-beyin bariyerini onarmanın önemi
Araştırmanın temel stratejisi, geleneksel yaklaşımlardan önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Yıllardır, ilaç araştırmacıları Alzheimer ilaçlarını kan-beyin bariyerinden geçirmek için nanopartiküller ve ultrason gibi yöntemler kullanmaya çalışmışlardır. Ancak bu yaklaşımlar, bariyeri sadece aşılması gereken bir engel olarak görmektedir.
Sichuan Üniversitesi’nden Junyang Chen ve Pan Xiang ile meslektaşları, kan-beyin bariyerinin aslında onarılması gereken işlevsiz bir doku olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadırlar. Bu perspektif değişikliği, Alzheimer tedavisi stratejisinin yeniden şekillendirilmesine yol açmıştır. Çin ve İspanya’daki araştırmacılar, ilaçları beyne gizlice sokmaya çalışmak yerine, amiloid-beta’nın beyinden çıkmasını kolaylaştırmaya odaklanmışlardır.
Kan-beyin bariyeri, beynin kan sistemini vücudun geri kalanından ayırarak, tehlikeli toksinleri ve patojenleri bilinç merkezimizden uzak tutar. Aynı zamanda çoğu ilacı da dışarıda bırakır. Bu bariyerin işlevini iyileştirmek, Alzheimer tedavisinde yeni bir kapı açmaktadır.
Nanopartiküllerin çalışma mekanizması
Araştırmada kullanılan nanopartiküller, hücresel davranışın küçük mühendisleri olarak işlev görmektedir. Bu nanoskopik yapılar, moleküler ölçekte onarımı düzenleyerek, kan-beyin bariyerinde amiloid-beta plaklarını uzaklaştırmaya yardımcı olan ‘endotelyal LRP1’ adlı mekanizmayı hedeflemektedir.
IBEC’ten biyomühendis Giuseppe Battaglia, uzun vadeli etkinin beynin damar sistemini restore etmekten kaynaklandığını açıklamaktadır. Araştırmacılar, bu sürecin kademeli bir etki şeklinde çalıştığını düşünmektedir. Amiloid-beta gibi toksik türler biriktiğinde hastalık ilerlemektedir. Ancak damar sistemi tekrar işlev görmeye başladığında, amiloid-beta ve diğer zararlı molekülleri temizlemeye başlar ve tüm sistemin dengesini yeniden kazanmasına olanak tanır.
Nanopartiküllerin dikkat çekici yönü, bir ilaç gibi hareket etmesi ve bu temizleme yolunu normal seviyelere geri getiren bir geri bildirim mekanizmasını aktive etmesidir. Bu mekanizma, vücudun kendi doğal savunma sistemlerini yeniden harekete geçirmektedir.
Mevcut Alzheimer tedavilerinin sınırlılıkları
Günümüzde Alzheimer hastalığı için etkili tedaviler bulmak hala oldukça zor bir durumdadır. Lecanemab ve donanemab gibi son nesil ilaçlar, Alzheimer semptomlarını bir ölçüde yavaşlatabilmektedir. Ancak bu ilaçlar, hastalığı tersine çevirmeyi veya ilerlemesini durdurmayı başaramamıştır.
Beyindeki anormal yumru ve dolaşıkları hedef alan bu ilaçlar, karışık sonuçlar vermektedir. Bazı araştırmacılar, bilim insanlarının kendilerini bir rutine soktuğunu düşünmektedir. Alzheimer’ın aslında beynin sınırlarında başlayabileceği göz önüne alındığında, beynin içindeki plaklara ve dolaşıklara çok fazla odaklanılmış olabileceği savunulmaktadır.
İnsan çalışmalarına doğru giden yol
Mevcut çalışmaya dahil olmayan Alzheimer’s Research UK’den araştırma başkanı Julia Dudley, bu stratejinin insanlarda işe yarayıp yaramayacağını söylemenin çok erken olduğunu belirtmektedir. Farelerin insanlarla aynı beyin damar sistemine sahip olmadığını ve mevcut çalışmanın sadece az sayıda kemirgendeki çok spesifik bir demans alt tipini incelediğini vurgulamaktadır.
Bununla birlikte, Dudley sonuçların kan-beyin bariyerinin kendisini onarmanın Alzheimer’ı tedavi etmek için yeni bir yol sunabileceğine dair artan kanıtlara katkı sağladığını söylemektedir. Bu bulgu, gelecekteki insan çalışmaları için önemli bir temel oluşturmaktadır. Araştırmacılar, bu başarılı sonuçların insanlara uygulanması için gerekli adımları atmaya hazırlanmaktadır.
Alzheimer hastalığıyla mücadelede kan-beyin bariyerinin onarılması stratejisi, hastalığın tedavisi konusunda yeni bir perspektif sunmaktadır. Farelerdeki başarılı sonuçlar, bu yaklaşımın gelecekte insan hastalarına uygulanabileceğine dair umut vermektedir. Araştırma, Alzheimer’ın tedavisi için devrim niteliğinde bir adım olarak değerlendirilmektedir.
deebi.net | Hayatın içinde…