Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Berlin’de Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin yeni dönemde yeni bir ruhla yeni ivme kazandığını ifade eden Fidan, buna kanıt olarak yakın zamanda Alman mevkidaşı Wadephul ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretleri hatırlattı.
“Türkiye ve Almanya ilişkilerinde ve Türkiye Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde, bu belirsiz zamanlarda, kriz dönemlerinde daha da ileri taşıma konusunda çok güçlü bir irade var. Biz de dışişleri bakanları olarak gerekli planlamayı ve koordinasyonu yapmaktayız” diyen Fidan, bu amaçla Stratejik Diyalog Mekanizması toplantısının 2026 yılının ilk yarısında düzenleneceğini belirtti.
Almanya’nın Türkiye’nin Avrupa’daki birinci, dünya genelinde ise en büyük ihracat pazarı olduğunu dile getiren Fidan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 50 milyar dolardan 60 milyar dolara yükselme eğiliminde olduğunu söyledi.
“Büyük bir iş birliği potansiyeli bulunmakta”
Fidan, iki ülke arasındaki karşılıklı yatırımları daha da artırmak üzere çalışmaların sürdürüldüğünü vurgulayarak, “Gelecek yılın ilk yarısında düzenlenmesi öngörülen Ekonomi ve Ticaret Ortak Komitesi Toplantısı ile enerji ve madencilik forumu, ekonomik ilişkilerimizin ilerletilmesine katkıda bulunacaktır. Güçlü olduğumuz sektörlere ilaveten yenilenebilir enerji, yapay zeka, yüksek teknoloji ve dijitalleşme gibi, 21. yüzyıla yön veren alanlarda da büyük bir iş birliği potansiyeli bulunmakta” dedi.
Almanya’daki Türk toplumunun ekonomiden bilime, sanattan spora kadar birçok alanda önemli katkılar sağladığını vurgulayan Fidan, onların başarılarının hem Türkiye hem de Almanya için gurur kaynağı olduğunu anlattı.

“Güçlü temellere sahip Türk-Alman iş birliğini her alanda ilerletmeye devam edeceğiz.” diyen Bakan Fidan, ziyaret vesilesiyle Almanya’da faaliyet yürüten iş insanları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle de bir araya geleceğini söyledi.
Alman mevkidaşı ile görüşmesinde Türkiye-AB ilişkilerinin de ele alındığını dile getiren Fidan, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin AB’ye üyeliği sürecinde kriter bazlı değerlendirme ile ilgili herhangi bir sorunu yok, olamaz da. Bu, oyunun kuralı. Bir kulübe gidecekseniz oranın kuralı vardır, onunla ilgili gerekli şeyleri yaparsınız fakat burada tabii ki temel sorun, an itibarıyla sürecin aslında ilerlemiyor oluşu, fasılların açılmaması. Bu noktada Johann ile gerekli görüşmeleri yaptık. AB’nin fasılları tekrar açması, Türkiye ile süreci olabilecek en normal zeminde ilerletmesi beklentimiz bakidir. Bu konuda Türkiye’nin AB ile ve AB üyelik süreciyle ilgili Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) siyasi iradesinin ne kadar yüksek olduğunun altını bir kez daha çizdik. Bu konuda atılabilecek adımların olduğuna inanıyoruz. Bu adımları, teker teker atma konusundaki irademizin ve neler yapılabilir, bunların üzerinden geçtik. Biliyorsunuz, şu anda Gümrük Birliği’nin güncellenmesi var, vize serbestisi diyaloğu var, Şengen vizesi konusunda vatandaşlarımızın çektiği sıkıntılar var, onların aşılması bizim için şu anda öncelik göstermekte ama AB üyeliği, Türkiye’nin şu anda stratejik hedefi olmaya devam etmekte. Biz, bu konuda gerekli olan her türlü diplomatik çabayı, diyaloğu ve teknik çalışmayı sürdürmeye devam edeceğiz.”
Fidan, bu konuda Avrupalı mevkidaşlarından olumlu mesajlar aldıklarını belirterek, Avrupa güvenliğine ilişkin başlıkların da detaylı biçimde ele alındığını söyledi.
Türkiye’nin, devam eden Avrupa Güvenlik Eylem Programı’na (SAFE) dahil olmasının ve bu mekanizmanın dışında bırakılmamasının önemini vurgulayan Fidan, Türkiye’nin özellikle savunma sanayisinde ciddi kapasiteye sahip olduğunu dile getirdi.
Silahlı kuvvetlerin bölgedeki geniş tecrübesine dikkati çeken Fidan, bu tecrübenin Avrupa güvenliği için her iki tarafın çıkarına uygun şekilde değerlendirilmesi amacıyla çalışmaların ilkeli ve yapıcı zeminde ilerletilmesi gerektiğini vurguladı.
“Almanya ve Türkiye’nin ortak çıkarları, birçok küresel ve bölgesel konuda örtüşmekte”
Fidan, görüşmede bölgesel ve küresel konuların ele alındığını, iki ülkenin bu başlıkların çoğunda ortak görüşe sahip olduğunu söyledi.
Bakan Fidan, “Balkanlar’daki istikrar, hem Almanya hem Türkiye için önemli. Ukrayna’daki savaşın durması, bizim için önemli. Gazze’deki barış planının hayata geçmesi, Suriye’deki istikrar, Kafkaslar’daki istikrar, barış bizim için önemli ve daha geniş kürede Afrika’daki iş birliklerimiz, oradaki barış, hepimiz için önemli. Bu kadar örtüşen iş birliği alanlarımız olduğuna göre, bizim pratikte hayata geçirdiğimiz çalışmaları daha da yoğunlaştırmamız gerekiyor.” dedi.
Özellikle Ukrayna konusunda detaylı görüş alışverişinde bulunduğunu anlatan Fidan, “Taraflar tarafından kabul edilebilir barışın hayata geçmesi, hem insani açıdan hem stratejik açıdan zaruri hale gelmiş durumda. Bu konuda yapıcı çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Türkiye olarak, son günlerde bu konuda yaptığımız çalışmaları Johann ile paylaştım.” dedi.
Gazze’de barış planının hayata geçmesi
Fidan, Gazze’de barış planının hayata geçmesinin önemli olduğunu vurgulayarak, “Tekrar yıkıma, soykırıma, katliama dönülmemesi gerekiyor. Burada zaten yeterince büyük bir yıkım katliam var. Bir an önce yaraların sarılması için hep beraber yoğun bir şekilde çalışmamız gerekiyor. İnsani yardımların bir an önce içeri girmesi lazım. İstikrar gücü, barış kurulu, bunlarla ilgili artık bir noktada somutlaşması gerekiyor. Bu konuda aynı düşünüyoruz. Bir an önce barışın daha da ilerletilmesi gerekiyor. Aksi takdirde tekrar şiddet sarmalına dönme ihtimali var.” değerlendirmesinde bulundu.
Suriye’nin istikrarının bölgesel ve küresel istikrara büyük katkı sağladığına inandığını belirten Fidan, “Suriye’nin tekrar yaralarını sarması, ekonomik kalkındırmasını hızlandırması ve DEAŞ ile mücadelede yerini alması önemli bir husus.” dedi.
Fidan, Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin önemli olduğunun altını çizerek, bu konudaki tehditlerin bertaraf edilmesi gerektiğini vurguladı.
“Türkiye’nin şu anda savunma sanayisinde gerçekten pazar olsun diye bir SAFE ile iş birliği arayışı yok”
Fidan, NATO’nun birçok üyesinin AB ülkeleri olduğunu hatırlatarak, Avrupa ülkelerinin, esas itibarıyla NATO’nun birçok askeri ikmalat planlamasının da Avrupa’nın güvenliğini içerdiğini söyledi.
Burada güvenlikle ilgili çalışmalar yapılırken NATO zemininin kullanılıyor olmasının şu ana kadar kendileri için bir temel hareket tarzı olduğunu anlatan Fidan, “Son yıllarda özellikle Ukrayna Savaşı’ndan sonra Avrupa güvenliğiyle ilgili özellikle AB içerisinde yeni bir arayışın ortaya çıktığını da görüyoruz.” dedi.
SAFE mekanizmasıyla başlatılan süreçlere değinen Fidan, bunun AB’nin kendi dış güvenlik politikalarıyla uyumlu şekilde gittiğini, Türkiye’nin bu yeni tartışmalarda da yer almak istediğine ama yapısal sorunların olduğuna dikkati çekti.
Fidan, bu tartışmaların AB üyelerinin kendi arasında olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Avrupa güvenliği de hepimizi ilgilendiriyor. Burada bizim yaratıcı düşünüp Türkiye’nin AB üyeliği gerçekleşene kadar var olan bütün tartışmaların ve ilişkilerin yaratıcı bir formatta yürümesi gerekiyor çünkü ilişkilerimiz, menfaatlerimiz ortada duruyor. Tehditler kalkmıyor, fırsatlar bir yere gitmiyor. Bizim bu tür protokol sorunlarından dolayı bazı tarihi fırsatları kaçırmaya veya tarihi tehditlerle yüz yüze kalmamıza gerek yok. Türkiye’nin şu anda savunma sanayisinde gerçekten pazar olsun diye bir SAFE ile iş birliği arayışı yok. Hem NATO’daki rolümüz hem AB ile ilgili yapmaya çalıştığımız güvenlik temelli görüşmelerin birçoğu da bizim kendi stratejik güvenlik ihtiyacımızla AB ile beraber karşılamaya yönelik bir arayışımız var. Burada Türkiye hem güvenlikle ilgili mekanizmalarda hem AB ile ilgili mekanizmalarda giderek iradesini ortaya koymakta. Umarız ki daha yaratıcı çözümler bularak yolumuza devam ederiz.”
AB üyelik sürecine değinen Fidan, üyelik sürecinde kriterlerin bulunması gerektiği konusunda hemfikir olduklarını belirtti.
“Bu, oyunun kuralı, sistemin gerektirdiği bir husus. Bizim sorunumuz yani sürecin işlememesi, başlamaması. Fasılların açılmaması.” diyen Fidan, Türkiye’nin AB ile ilgili yenilenmiş bir üyelik perspektifinin pratikte hayata geçtiğini gördüğü durumlarda aslında kriterler açısından birçok şeyin ışık hızıyla rayına gireceğinin görüleceğini vurguladı.
Fidan, Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki barış ve ateşkes arayışlarına ilişkin, Türkiye’nin İstanbul Müzakereleri ile üç tur müzakereye ev sahipliği yaptığını hatırlatarak, taraflar arasındaki doğrudan görüşmelerin birçok konuda verimli sonuçlar ürettiğini gördüklerini söyledi.
Cenevre’deki görüşmelerin yeni bir perspektif olduğunu anlatan Fidan, öncesinde hazırlanan planların olduğunu, bir çerçevenin oluştuğunu gördüklerini ve bunu da memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi.
Fidan, bu müzakere zemininin şartlar ne kadar zor olursa olsun kaybedilmemesi gerektiğini belirterek, “Buradan yolumuza devam etmemiz lazım taraftar olarak. Türkiye, bu konuda İstanbul Müzakerelerine tekrar ev sahipliği yapmaya hazırdır. Taraflar arasındaki doğrudan müzakereleri destekliyoruz. Bu konuda müzakere masasından kaçmamak lazım. Sayın Cumhurbaşkanımızın da defaatle dediği gibi savaşın kazananı, barışın da kaybedeni olmaz.” dedi.
“Terörsüz Türkiye süreci, çok şükür olumlu bir şekilde ilerlemekte. Gerçekten Türkiye’deki terörün nihai olarak son bulması ve bunun böyle bir süreçle taçlandırılması, bizim stratejik hedeflerimizden birisi. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Avrupa’nın başta Almanya olmak üzere bu konudaki verdiği olumlu desteği de açıkçası takdirle karşılıyoruz.” diyen Fidan, terör örgütü PKK eliyle başlatılan terör hareketinin tek ayağının Türkiye olmadığını, bu ayağın Irak, Suriye, İran’da da olduğuna işaret etti.
Fidan, Almanya’da birçok terör örgütü PKK mensubunun olduğunu, Almanya Anayasa Koruma Teşkilatının raporuna göre 14 bin civarında PKK mensubunun Almanya’da bulunduğuna dikkati çekti.
Terörü oluşturan şartların ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulayan Fidan, “Avrupa, Türkiye, Suriye, Irak, İran, hep beraber buradaki terörü oluşturan şartların ortadan kalkması lazım. Burada ciddi şekilde terörle de mücadele edilmesi gerekiyordu. Şimdi Türkiye’deki süreç, Suriye’deki yeni açıkçası ortaya çıkan, son bir yıldır süreç olumlu şekilde ilerletildiği zaman terörün barışçıl yollardan bitirilmesi için fevkalade önemli bir araç olarak kullanılacaktır.” dedi.
Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin önemli olduğunu vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:
“Suriye’de yani ileride bölünmeyi ortaya çıkartacak bir arayış yerine aslında bütün insanların kendini eşit hissettiği, eşit olduğu, kendi kimliğini, kültürünü ifade etmekten çekinmediği, buna haklarının olduğu, aynı zamanda da ülkenin ve toplumun ürettiği bütün refahın tamamına erişebilen ve ülkenin bütün gücünde ortak söz sahibi olabilen bir sisteme ihtiyaç var. Yani daha eski sistemlerin bölgede kullanılma arayışlarının açıkçası akıllıca olacağını da düşünmüyorum. Anayasal eşit vatandaşlık temelinde herkesin kendini o ülkenin eşit bireyi, yurttaşı hissettiği, kendi kimliğini de ifade edebildiği ve bütün haklardan, hürriyetlerden ve refahtan istifade ettiği bir Suriye’nin açıkçası daha modern insanların geliştirdiği daha nitelikli en son yazılım olduğunu düşünüyorum, siyasi yazılım olduğunu. Bu konuda adım atarlarsa kendileri için de iyi olur ama dediğim gibi burada insanların siyasal ideolojisini değiştirmek gibi bir durumda değiliz ama politik metodolojileri önemli, burada insanların siyasal hedeflerine ulaşmak için politik şiddeti kullanmaları, teröre gitmeleri sorun alanı, kurtulmaya çalıştığımız şey o. Sahip oldukları fikirler değil, o fikirlerle fikirle mücadele edersiniz, başka zeminler ortaya getirirsiniz ama politik şiddeti ve terörü araç edinen yapıları şu anda kurduğumuz mekanizmalarla süreç yoluyla ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.
İnşallah umuyoruz hep beraber başarılı oluruz, bugünkü bölgemizin buna ihtiyacı var. Bölgemiz bunu çoktan hak ediyor.”

Bu haber ile ilgili düşünceleriniz nedir?
Yorumlarda paylaşabilirsiniz.