
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, “Küreselleşen Dünyada Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi” temasıyla Şişli’de bir otelde düzenlenen Uluslararası Aile Forumu’nun açılış programında yaptığı konuşmada, küresel ölçekte belirsizliklerin arttığı ve toplumların köklü değişimlerden geçtiği bu dönemde forum dolayısıyla bir arada olunmasının uluslararası topluma güçlü bir mesaj verdiğini söyledi.
Forumda dijitalleşmeden demografik değişimlere, kültürel dinamiklerden sosyal politikalara kadar pek çok konunun değerlendirileceğini, aile kurumunun karşı karşıya olduğu küresel risklerin ele alınacağını, aile odaklı politikaların uluslararası ölçekte güçlendirilmesi için neler yapılabileceğinin konuşulacağını aktaran Göktaş, en büyük temennilerinin kuracakları diyaloğun forum sonrası da devam etmesi, aileyi ve dinamik nüfus yapısını tehdit eden sorunlara karşı kalıcı bir uluslararası işbirliğine zemin hazırlaması olduğunu kaydetti.
İnsanlığın en kadim, en evrensel ve en güçlü kurumunun aile olduğuna dikkati çeken Göktaş, “Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi ‘Ailenin toplumun çelik çekirdeği, özü, nüvesi, güç kaynağı’ olduğuna inanıyoruz. Öyle ki aile kurumunu ikame edilecek başka hiçbir kurum yoktur. Bu anlamda aile, toplumları ayakta tutan dinamik bir yapıdır. Medeniyetlerimizi inşa eden, değerlerimizi yarınlara taşıyan temeldir. Fakat günümüzde aile kurumu büyük meydan okumalarla karşı karşıyadır. ” diye konuştu.
“Cinsiyetsizleştirme gibi küresel ideolojik akımlar hızla yaygınlaşıyor”
Bakan Göktaş, modernleşmenin pek çok kolaylık, imkan ve yenilik getirirken, aile kurumunu da derinden sarstığını söyledi.
Artık bireyselliğin ön plana çıktığı, sınırsız özgürlüğün yüceltildiği bir çağda yaşanıldığına dikkati çeken Göktaş, “Bu bakış açısı, aileyi toplumsal hayatın merkezinden çekip sadece kişisel bir tercihe indirgemeye başladı. Dayanışmanın yerini yalnızlık, bağlılığın yerini geçicilik, sorumluluğun yerini ise sınırsız seçenekler alıyor. Diğer yandan aile kurumunu tehdit eden cinsiyetsizleştirme gibi küresel ideolojik akımlar hızla yaygınlaşıyor. Dijitalleşme, yüz yüze iletişimi azaltarak aile içi ilişkileri olumsuz etkiliyor.” ifadelerini kullandı.
Göktaş, teknolojik gelişmelerin, dijitalleşmenin ve şehirleşmenin aileyi güçlendirmesi beklenirken çoğu zaman aile bağlarını zayıflattığının altını çizen Göktaş, modern hayatın dayattığı yaşam biçiminin aile kurmayı bir yük gibi gösterdiğini, gençlerin evlilikten uzaklaştığını, anne babalık rollerinin zayıfladığını, kuşaklar arası bağların koptuğunu dile getirdi.
“Bugün geldiğimiz nokta, yıllarca yürütülen kalkınma politikalarının, aileyi ilerlemenin önünde bir engel gibi değerlendirmesinin sonucudur.” diyen Göktaş, uzun yıllar pek çok ülkede, doğurganlığın düşmesinin büyümeye katkı sağlayacağına inanıldığını, aynı nüfus mitiyle nüfus planlamaları adı altında müdahalelerde bulunulduğunu, bu nedenle doğurganlık hızının birçok ülkede nüfus yenilenme seviyesinin altına düştüğünü kaydetti.
Bakan Göktaş, nüfus azalması ve yaşlanmasının birçok ülkede toplumsal yapıyı tehdit eden unsur haline geldiğini, diğer yandan göçler, afetler, savaşlar ve ekonomik baskıların aileleri savunmasız bıraktığını söyledi.
“Aile sadece geçmişin değil sağlıklı bir geleceğin de teminatıdır”
Tüm bu yaşananların, ekonomik gelişim, toplumsal dayanıklılık ve gelecek nesiller adına ciddi bir durum olduğunu belirten Göktaş, şöyle devam etti:
“Aile kurumunu ve demografik yapıyı tehdit eden bu süreçler kültürler arası farklılıklar gösterse de kökeninde ortak dinamikler barındırıyor. Oysa biz biliyoruz ki aile sadece geçmişin değil sağlıklı bir geleceğin de teminatıdır. Bu gidişatı sorgulamak, modernleşmenin, küreselleşmenin gölgesinde aileyi ve dinamik nüfus yapısını nasıl koruyacağımızı yeniden düşünmek zorundayız. Bu nedenle aile bağlarını güçlendirecek, kuşaklar arası dayanışmayı teşvik edecek adımlara ihtiyacımız var. Bugün bu zorlukları aşmak için ortak akıl ve güçlü bir irade ortaya koymak gerekiyor. Ülkeler arası bilgi paylaşımı, iyi uygulamaların aktarımı her zamankinden daha çok önem arz ediyor.”
Hiçbir ülkenin bu sorunlarla tek başına mücadele edemeyeceğini belirten Göktaş, bu ortak sorunlara ortak çözümler aramak durumunda olduklarını, aileyi korumada insanlığın ortak sorumluluğu bulunduğunu anlattı.
Göktaş, aile dostu şehir planlamasından eğitim politikalarına, medya içeriklerinden dijital platformlara kadar her alanda ailenin korunmasını önceleyen stratejiler oluşturulması gerektiğine işaret ederek, “Uluslararası düzeyde daha güçlü bir aile diplomasisi geliştirmeliyiz. Tıpkı çevre, iklim ya da insan hakları gibi aile de artık küresel bir gündem maddesi olmalıdır. Kültürel değerleri koruyan ama evrensel ilkeleri de önceleyen işbirliği zeminini sürdürmeliyiz. Aileyi güçlendiren uygulamaların izlenebileceği uluslararası göstergeler geliştirmek de bu çabanın önemli bir parçası haline gelmelidir.” diye konuştu.
Geçen yıl açıkladıkları “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı”nın tam da bu sorulara yanıt arayan bütüncül bir yol haritası olduğunu dile getiren Göktaş, bu belgeyle, aileyi ve dinamik nüfus yapısını korumak, dijital güvenliği sağlamak, küresel risklere karşı aileyi dirençli kılmak, kuşaklar arası dayanışmayı güçlendirmek gibi pek çok stratejik hedef ortaya koyduklarını anlattı.
Göktaş, bu hedefler doğrultusunda kurumsal yapıyı güçlendirdiklerinden bahsederek, “Kurduğumuz Aile ve Nüfus Politikaları Daire Başkanlığıyla politikalarımızı daha çok boyutlu bir yaklaşımla koordine etmeye başladık. Cumhurbaşkanı Yardımcımızın başkanlığında oluşturduğumuz Nüfus Politikaları Kuruluyla uzun vadeli ve sürdürülebilir demografi stratejileri geliştiriyoruz. Aile Enstitüsüyle aile ve demografi alanlarında bilimsel temelli politika süreçlerini yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Güçlü toplum, güçlü aileyle mümkündür ilkesiyle hareket ediyoruz”
Aileyi güçlendirmenin yolunun toplumun tüm kesimlerini aynı hedefte buluşturan kapsamlı bir seferberlikten geçtiğine dikkati çeken Göktaş, bu nedenle bu yıl ilan edilen “Aile Yılı”nın finansal desteklerden eğitime, kültürel etkinliklerden dijital dönüşüme kadar uzanan çok katmanlı bir hareketin çatısı olduğunu aktardı.
Bakan Göktaş, ailenin evrensel bir değer olarak yeniden tanımlanması ve bu değerin yenilikçi çözümlerle savunulması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Aksi halde çok yakın bir gelecekte kendimizi anaokullarının kapandığı, huzurevlerinin dolup taştığı, bağların dijital ama yalnızlığın salgın gibi yayıldığı bir dünyada bulabiliriz. Türkiye olarak, ‘güçlü toplum, güçlü aileyle mümkündür’ ilkesiyle hareket ediyoruz. Ailemiz geleceğimiz diyoruz. Bu sadece bir slogan değil, ortak hakikatimizdir. Gelecek nesillere daha adil, daha huzurlu ve daha umutlu bir dünya bırakmak istiyorsak işe aileyle başlamalıyız. Şunu unutmamak gerekir; sevgi, dayanışma ve adaletin hakim olduğu aileler, gelecek nesillere bırakacağımız en büyük değerdir.”
Göktaş’ın konuşmasının ardından, forumun katılımcıları sahneye davet edilerek, toplu aile fotoğrafı çekildi.
Bu haber ile ilgili düşünceleriniz nedir?
Yorumlarda paylaşabilirsiniz.