
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, tutuklanmasının ardından İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan, Merdan Yanardağ ve Melih Geçek hakkında “casusluk” suçundan başlatılan soruşturma sürüyor.
Soruşturma kapsamında savcılıkta ifade veren İmamoğlu, şüpheli Hüseyin Gün’ü tanıdığını hatırlamadığını, bu soruşturma başlatıldıktan sonra avukatları tarafından kendisine bir fotoğraf gösterildiğini yine hatırlayamadığını ancak soruşturmada yer alan söz konusu ziyareti hatırladığını söyledi.
İmamoğlu, ifadesinde, “Hatırladığım kadarıyla bu ziyaret 2019’da İBB Başkanı olarak seçildikten sonra tebrik amaçlı yapılmış bir ziyaretti. Fakat her ne kadar ziyareti hatırlasam da fotoğrafta bulunan kadın şahsın ismini hatırlamıyorum, ama sadece bu kadının şık giyimli ve adeta evlat yaklaşımlı bir kadın olduğunu hatırlıyorum. Bu hatırladığım anekdot haricinde belirttiğim üzere Hüseyin Gün isimli şahsı tanımam” şeklinde beyanda bulundu.
“‘Wickr Me’ isimli mesajlaşma programını ilk defa duydum”
Şüpheli Hüseyin Gün’den ele geçirilen dijital materyallerde, “Wickr Me” programında “Mayor”, “Başkan”, “Ekrem Başkan” olarak bahsedilen kişinin kendisi olup olmadığı, görüşme içerikleri ile bu içeriklerde geçen verilerin kim tarafından ne şekilde temin edildiği, temin edilmesi ya da kurum ve kuruluşlara paylaşılması yönünde talimatı veya bilgisi olup olmadığı, “PPTX” dosyalarının kendisine gönderilip gönderilmediği ya da bu dosyaların hazırlatılması veya hazırlanması yönünde talimatı olup olmadığı İmamoğlu’na soruldu.
İmamoğlu, bu soruyu şu şekilde yanıtladı:
“Sormuş olduğunuz ‘Wickr Me’ isimli mesajlaşma programını ilk defa duydum. Dolayısıyla bu programda üyeliğim daha önce hiçbir şekilde olmamıştır. Belirttiğiniz tespitlerde ‘BLUESTAR81’ kullanıcı isimli şahıs olduğunu iddia ettiğiniz Necati Özkan ve ‘JUPİTER1881’ kullanıcı isimli Hüseyin Gün olduğunu iddia ettiğiniz şahıslar arasında gerçekleşen yazışma içeriklerindeki ‘Mr Mayor, İmamoğlu, Başkan, Başkan Bey, Ekrem Başkan’ şeklinde yapılan yazışmalardaki kastedilen şahsın ben olup olmadığımı bilmiyorum. Ama tahminimce Ekrem İmamoğlu ismi ile kastedilen ben olabilirim fakat bu yazışmalar ile bir ilgim yoktur, adıma bu şekilde yapıldığı iddia edilen yazışmalarla alakalı hiçbir şekilde bilgim yoktur. Bu konu ile de ilgilenmiyorum. Yazışmalarda geçen sorduğunuz ‘150 bin kişilik dijital ordu’ şeklindeki ibare ile ne kastedildiğini bilmiyorum. Ama tahminimce İstanbul gönüllüleri kastedilmiş olabilir ama daha önceden de belirttiğim gibi okuduğunuz tüm yazışmalar ile alakalı bilgim bulunmamaktadır.”
İmamoğlu’na, “Tarafınıza yöneltilen ‘İBB veri tabanı kopyalama’ ifadesiyle alakalı olarak gerçekleştirilen açık kaynak tetkiklerinde, bahse konu veriler açık kaynak araştırma tutanağında belirtilen veriler midir? Herhangi bir şekilde veri paylaşımında bulunuldu mu? Bulunuldu ise talimatı siz mi verdiniz? Ne şekilde, ne sebeple ve kim-kimlerle paylaşıldı? Veri içerikleri neleri kapsamaktadır?” sorusu yöneltildi.
Şüpheli İmamoğlu, “Söz konusu belgeyi (İBB veri tabanıyla ilgili yazılan yazı) İBB Başkanı olarak göreve başladığım Teftiş Kurulu Başkanlığı’na ben yazmıştım. Bahse konu belgenin yazılış amacı İBB’ye ait her türlü kurum evrakının güvenliğinin sağlanması amacı iledir, başkaca herhangi bir amacı yoktur.” yanıtını verdi.
İmamoğlu, Özkan ve Gün arasındaki mesaj kayıtlarıyla ilgili bilgisi ve alakası olmadığını belirterek, “Görüşme içeriklerinde geçen ‘Başkan’ şeklinde belirtilen ve benim bir toplantıya katılacağıma dair belirtilen yazışma içeriği hakkında da bilgim yoktur.” dedi.
Hüseyin Gün ve Gün’ün manevi annesi olduğunu belirttiği S.A. arasındaki yazışmalar hakkında ve Gün’ün S.A’ya gönderdiği iddia edilen İngilizce yazıların olduğu ekran görüntüsü ve Gün’ün kendisiyle toplantı yapacağı iddiasıyla ilgili yazışma içeriğiyle ilgili bilgisinin olmadığını söyleyen İmamoğlu, S.A, Hüseyin Gün ve kendisinin olduğu fotoğrafın tebrik ziyareti için çekildiğini dile getirdi.
“Seçim kampanyamın 15 güne indirilmesi hayatın olağan akışına uygun değildir”
Şüpheli Hüseyin Gün’ün kendisi hakkındaki ifadesinin okunmasının ardından İmamoğlu, ifadesine şöyle devam etti:
“Hüseyin Gün ile Necati Özkan arasındaki yazışma içeriklerinden hiçbir şekilde bilgim yoktur. Söylemiş olduğunuz tarihlerden ve yazışma içeriklerinden anladığım kadarıyla Necati Özkan ile Hüseyin Gün arasındaki iddia edilen temas, Hüseyin Gün’ün ‘mayıs sonu haziran başı’ şeklindeki ifadesi ile seçimden 15-20 gün öncesine dayanmaktadır. Dolayısıyla 15-20 günlük bir temas ile benim seçim kampanyama ne şekilde katkının verildiği ya da tanımadığım Aaron Barr isimli şahıs ile Hüseyin Gün’ün iddia ettiği temas kurularak seçim kampanyama verildiği söylenen katkıyla alakalı benim o dönemlerde yoğun bir seçim trafiği de yaşadığım göz önüne alınarak bilmem ve ilgilenmem mümkün değildir. Dolayısıyla söz konusu ifade içeriği ile alakalı diyecek bir hususum yoktur. İlgilenmiyorum. Aynı zamanda Gün’ün manevi annesi olarak belirttiği şahıs ile beni ziyareti sonrasında benim kendisine iddia edildiği haliyle kampanya sürecindeki yardımları için teşekkür ettiğime dair hususu da şuan hatırlamıyorum. Çünkü o dönem başkan seçildiğim için çok sayıda insana teşekkür etmişimdir. Kendisine, destek sunduğunu söylemiş ise nezaketen teşekkür etmişimdir.”
İmamoğlu, Gün tarafından hakkında verilen beyanların saçma yorumlardan ibaret olduğunu dile getirerek, “Belirttiğim üzere Haziran 2019 başında Necati Özkan ile tanıştığını anladığım ve iddia ettiği şekliyle seçim kampanyama yardım ettiğini belirten şahsın 15 gün içinde bütün kampanyamı yönlendirmesi ve etkilemesi kesinlikle akla mantığa uygun değildir. Çünkü ben o dönem 7 aylık bir seçim kampanyası gerçekleştirmiştim. Bütün kampanya süremin adeta çöpe atılarak sadece 15 güne indirilmesi hayatın olağan akışına uygun değildir. 6 yaşında Kuran-ı Kerim okumayı bilen bir şahıs olarak CIA çalışanı olduğu belirtilen Aaron Barr isimli şahsın bana muhafazakarlara nasıl davranmam ile alakalı tavsiyelerde bulunması akla mantığa uygun değildir. Dolayısıyla söz konusu beyanlarla alakalı diyecek bir şeyim yoktur.” diye konuştu.
İmamoğlu ifadesini, “Benim ne istihbarat örgütleri ile ne istihbarat örgütlerinin çalışanları ile hiçbir şekilde bilgim alakam olamaz. Üzerime atılı suçlamaları yukarıda da belirttiğim üzere kabul etmiyorum. İkinci ifadeyi de incelediğimde absürt bir suç isnadı olduğunu düşünüyorum. Komplo teorisi ile karşı karşıya olduğumu düşünüyorum. Roma’yı benim yaktığım daha gerçekçidir.” sözleriyle tamamladı.

Bu haber ile ilgili düşünceleriniz nedir?
Yorumlarda paylaşabilirsiniz.


