Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sayıştay Başkanlığı Konferans Salonu’nda Sayıştay’ın 163. kuruluş yıl dönümü programında konuştu.
Divan-ı Muhasebat adıyla 1862’de ihdas edilen Sayıştay’ın tam 163 yıldır ülkenin en kritik kurumlarından biri olarak görev yaptığını belirten Erdoğan, Başkanlığın köklü mazisi, nitelikli personeli ve güçlü kurumsal kapasitesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) adına üstlendiği denetim ve yargı görevlerini başarıyla yerine getirdiğini vurguladı.
Sayıştay Başkanı Metin Yener, başta olmak üzere Sayıştay camiasının özveriyle çalışan tüm mensuplarını tebrik eden Erdoğan, Ahmed Vefik Paşa’dan bugüne Sayıştay bünyesinde vazife üstlenip hayatta olmayan Sayıştay mensuplarına da Cenabıallah’tan rahmet niyaz etti.
Görev sürelerini başarıyla hitama erdiren, bilgi ve tecrübeleriyle kuruma değer katan tüm Sayıştay mensuplarına şükranlarını sunan Erdoğan, halihazırda yüksek bir mesuliyet şuuruyla vazifelerini sürdüren Sayıştay ailesinin tüm fertlerine muvaffakiyetler diledi.
“Beytülmalin müdafaa edilmesi milletimiz adına Sayıştay’ın uhdesinde”
Erdoğan, devletin öncelikli görevinin vatandaşa hizmet, millete hizmetin en önemli şartlarının ise adalet, emniyet ve güvenliğin ülke genelinde sağlanması olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Bu üç yükümlülüğün layığı veçhileyle ifası devlet olmanın gereğidir. Bu hizmetlerin sunulması kadar kaynakların etkin ve verimli kullanılması da aynı derecede önemlidir. Kamu hizmetlerinin bihakkın icra edilmesinde iki kritik kavram, mali yönetim ve denetim hayati rol oynamaktadır. Şunu bir defa açık ve net söylemek durumundayım, zayıf, sağlıksız ve kontrolsüz bir bütçe yönetimi hem devlet hem de millet için ciddi bir varoluş tehdidi oluşturur. Bu tehditlerin bertaraf edilmesi, hem denetim hem de yargı boyutlarıyla güçlü bir kamu mali sisteminin hayata geçirilmesiyle mümkündür. Sayıştay Başkanlığımız işte bu denli mühim bir vazifeyi tam 163 yıldır anlının akıyla yerine getirmektedir. Yargı yetkisi ile mücehhez olan Sayıştay, devletin gelir, gider ve mallarını TBMM adına denetlemekte şeffaf, hesap verebilir ve güven duyulan bir kamu yönetiminin tesisine önemli katkılar sunmaktadır. Devlet hazinesinin yani beytülmalin müdafaa edilmesi bu yönüyle milletimiz adına Sayıştay’ın uhdesindedir. Beytülmalde tüyü bitmemiş yetimin, her bir kardeşimizin, 86 milyon vatandaşımızın tamamının hakkı ve payı vardır.”
“Ecdadımız da bu konuda daima titiz ve müteyakkız olmuştur”
“Bizim inancımızda emanete sadakatsizlik ihanetle eşdeğerdedir” diyen Erdoğan, bilhassa kamu malına el uzatmanın, kul hakkına girmenin en büyük günahlardan biri olduğunu hatırlattı.
Kamu malının tasarrufunun bu kadar hassas, bu kadar ihtimam gerektiren ince bir mesele olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nitekim ecdadımız da bu konuda daima titiz ve müteyakkız olmuştur. Burada Büyük Sultan Yavuz Sultan Selim Han’a atfedilen şu ibret verici anekdotu paylaşmak istiyorum. Sadece 8 yıl padişahlık yapmasına rağmen devletin sınırlarını tam 2,5 kat büyüten ve adını tarihimize altın harflerle yazdıran Sultan Selim Han, Mısır seferine çıkarken Orduyu Hümayun’u Gebze yakınlarından geçiriyordu. Bu bölgenin geniş bir bölümü ise sağlı sollu uzanan bağ ve bahçelerden müteşekkildi. Ordu hareket halindeyken Yavuz Sultan Selim’in aklına birden ‘acaba askerlerim sahibinden izinsiz üzüm veya elma koparıp yediler mi?’ sorusu gelir. Hemen Yeniçeri Ağasını huzuruna çağırtır ve ona şu emri verir. ‘Fermanımdır, bütün askerlerin heybeleri yoklansın. Heybesinde bir elma veya üzüm salkımı çıkan asker derhal huzuruma getirilsin’. Bu emir üzerine heybeler araştırılır. Tek bir salkımın bile bulunmadığı Yavuz Sultan Selim Han’a iletilir. Bu haber üzerine o büyük padişah ellerini açıp şu duayı eder: ‘Ya Rabbi sana sonsuz hamdüsenalar olsun. Bana haram yemeyen bir ordu ihsan eyledin’. Akabinde Yeniçeri Ağasına dönüp şöyle der: ‘Şayet askerlerim izinsiz meyve koparmış olsalardı Mısır seferinden vazgeçerdim. Çünkü haram yiyen bir ordu ile beldelerin fethi mümkün olmaz.”
“Harcama yetkisine sahip her bir kamu çalışanı titizlikle hareket etmeli”
Yavuz Sultan Selim’e doğunun kapılarını açan, onu hilafet tahtının sultanı yapan, tabandan zirveye uzananın bu hassasiyet olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu rikkat, bu ölçü tarihte olduğu gibi tüm yöneticilerimiz, tüm kamu görevlilerimiz için rehber niteliğinde olmalıdır. Amir ya da memur fark etmeksizin harcama yetkisine sahip her bir kamu çalışanı bu titizlikle hareket etmelidir. Görevi, unvanı, konumu ne olursa olsun, kamu malının dikkatsiz, ölçüsüz, usulsüz ya da savurgan bir şekilde kullanılması, beytülmalin istismar edilmesi bizim için asla kabul edilmez. Gerek merkezi idarede, gerekse de yerel yönetimlerde kaynakların ekonomik, verimli, amacına uygun ve etkin kullanılması, kamu kaynaklarında azami faydanın üretilmesi temel önceliğimizdir. Bu konuda kimsenin gözünün yaşına bakmayacağımızı, milletimizin hiçbir ferdinin hakkını yedirmeyeceğimizi her fırsatta vurguluyoruz. Sayıştay mensuplarımızdan da görev, yetki ve sorumlulukları dahilinde bu önemli vazifeyi yerine getirmelerini bekliyoruz.”
“Sayıştay’ın yetki ve denetim alanını daha da genişlettik”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye bir hukuk devletidir. Türkiye’de hiç kimse hukukun üstünde ya da kapsama alanı dışında değildir. İster atanmış ister seçilmiş olsun, kamu görevi ifa eden herkes, milletin emanetine sahip çıkmakla mükelleftir” ifadesini kullandı.
İş, eylem ve harcamalarda şayet bir hukuksuzluk, usulsüzlük varsa bunun da hesabının önce yargıya, sonra millete verilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Şurası bir gerçek ki çiğ süt içmeyenin karnı da başı da ağrımaz. Her ne kadar kimileri rahatsız olsa da son dönemde yürütülen tahkikatları bu bakımdan gayet olumlu karşılıyoruz. Türkiye’yi safrasındaki taşlardan kurtaracak her adımın kazananı ülkemiz, milletimiz ve şüphesiz demokrasimiz olacaktır. Anayasamızın sunduğu imkanlar, yetkiler ve yükümlülükler çerçevesinde biz de bu yönde atılan her türlü müspet adımı desteklemeyi sürdüreceğiz” dedi.
Vatandaşların huzur ve refahını arttırmaya odaklanmış bir kamu yönetiminin güçlü Türkiye’nin olmazsa olmazı niteliğinde olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Özellikle kamu mali yönetim sistemimizin verimli bir şekilde çalışması Sayıştayımızın denetim faaliyetleriyle doğrudan bağlantılıdır. Bu anlayışla son 23 yılda yaptığımız düzenlemeler ile Sayıştayın yetki ve denetim alanını daha da genişlettik. 2010 yılında çıkardığımız 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu ile kamu iktisadi teşebbüsleri ve belediye şirketleri de dahil kamu kaynağı kullanan tüm kurumları Sayıştay’ın denetimi kapsamına aldık. Bu Kanun aynı zamanda hem kamu harcamaları hem de devlet mallarının denetlenmesi ve kayıt altına alınmasında en önemli reformlardan biri oldu. Az önce Sayın Başkan da konuşmalarında ifade etti. Sayıştay Başkanlığımız yapay zeka da dahil olmak üzere denetim süreçlerinin dijital dönüşümü noktasında önemli bir çaba sarf ediyor. İş ve işlemlerin daha hızlı ve etkili yapılmasını sağlayacak yapay zeka destekli denetim programının test aşamasına gelmiş olması takdire şayandır.”
Sayıştay Başkanlığının, Balkanlar’dan Türk dünyasına, Avrupa ve Afrika’dan Asya’nın en uzak noktalarına farklı ülkelerdeki yüksek denetim kurumlarına sunduğu katkıları değerli bulduğunu söyleyen Erdoğan, bilgi ve tecrübe paylaşımını arttıran, kurumsal kapasiteyi karşılıklı olarak yükselten bu işbirliklerini memnuniyetle takip ettiğini vurguladı.
Konuşmasının ardından, Sayıştay Başkanı Metin Yener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Fetih Suresi’nin ilk ayetinin yer aldığı hat tablosu takdim etti.
Bu haber ile ilgili düşünceleriniz nedir?
Yorumlarda paylaşabilirsiniz.