
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin yüz akı kurumlarından TRT’nin, insanı merkeze alan yayıncılık anlayışı ve hakikatin sesini dünyanın dört bir tarafına ulaştıran yayınlarıyla bir iftihar kaynağı olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl “Küresel Yeniden Kurulum: Eski Düzenden Yeni Gerçeklere” temasıyla İstanbul’da dokuzuncusu düzenlenen TRT World Forum’un açılış konuşmasını yaptı.
Konuşmasına, iş, medya ve akademi dünyasının değerli mensuplarını ve diğer misafirleri selamlayarak başlayan Erdoğan, dokuzuncusu düzenlenen TRT World Forum münasebetiyle katılımcılarla bir arada olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade etti.
Dünyanın farklı yerlerinden foruma katılan misafirlere “Yedi renk, yedi ses ve yedi iklimin visale erdiği güzel İstanbul’umuza hoş geldiniz.” diyen Erdoğan, forumun, beşeriyeti ilgilendiren sorunların istişare edilmesi noktasında son derece kıymetli bir platform haline dönüştüğünü görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
“TRT’miz Türkiye’nin yüz akı kurumlarından”
TRT yönetimi ve mensuplarını, 2017’den bu yana TRT World Forum’u başarıyla düzenledikleri için tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti;
Konuşmamın hemen başında bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Türkiye’nin yüz akı kurumlarından TRT’miz, insanı merkeze alan yayıncılık anlayışı ve hakikatin sesini dünyanın dört bir tarafına ulaştıran yayınlarıyla bizler için bir iftihar kaynağıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti;
Kamu yayıncılığı sorumluluğunu layıkıyla üstlenen TRT’mizin düzenlediği TRT World Forum’da TRT’nin bugün artık 7 kıtada bilinen ve tanınan bu yaklaşımının en kıymetli tezahürlerinden biridir. Bugüne kadar farklı alanlarda bine yakın konuşmacı bu platformda fikir, tespit ve önerilerini dillendirmiş, 10 bine yakın katılımcı da programları yerinde takip etmiştir. Her yıl farklı bir başlık altında ekonomi, siyaset, güvenlik, medya, teknoloji ve uluslararası ilişkiler alanlarında mümtaz isimlerin görüşlerini burada dinleme fırsatı bulduk. Bu sene forumumuz küresel yeniden kurulum, eski düzenden yeni gerçeklere temasıyla düzenleniyor. Önümüzdeki iki gün boyunca 35 farklı ülkeden 132 yetkin konuşmacı ve 2 bini aşkın katılımcıyla küresel meselelere yenilikçi çözümler aranacak. Dünyanın ve bölgemizin içinden geçtiği sancılı süreç dikkate alındığında böylesine bereketli bir fikir ortamı kuşkusuz daha fazla önem kazanıyor.
Şurası bir gerçek ki, insanlığın geleceğini tehdit eden sorunlar üzerine ne kadar çok konuşur, karşılıklı saygı çerçevesinde ne kadar çok tartışırsak, sahici çözümlere ancak o nispette ulaşabiliriz. Burada istişare edilecek meselelerin, burada dillendirilecek fikirlerin, burada yükselecek çağrıların tüm insanlığın barış ve huzur arayışına katkı sağlamasını temenni ediyorum. Sadece medyaya dair değil, küresel birçok meselenin enine boyuna tartışılacağı forumun başarılı geçmesini diliyorum. İştirakleri, fikirleri ve önerileriyle foruma değer katan misafirlerimize şimdiden şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi iletiyorum.
“BMGK, insanlığın sorunlarına çözüm üretemiyor”
Yaşadığımız her gün daha adil, daha kapsayıcı, daha kuşatıcı bir küresel sistemin inşasına duyulan ihtiyacı ortaya koyuyor. Savaşlar, çatışmalar, eşitsizlik ve adaletsizlikler tüm insanlığın gündemini adeta işgal etmiş durumda. İkinci Cihan Harbi’nin galipleri eliyle kurulan mevcut sistem günümüzün gerçeklerine ve gerekliliklerine maalesef uymuyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin adaletsiz karar alma yapısı nedeniyle insanlığın ortak sorunlarına çözüm üretilemiyor. Çoğu zaman sorunlar da çözüm yolları da apaçık belli olduğu halde yerkürenin birçok yerinde masum insanlar ölmeye devam ediyor. Türkiye olarak insanlığın kaderinin beş ülkenin insafına terk edilemeyeceğini dile getiriyor ve bu sebeple dünya beşten büyüktür diyoruz. En büyük insani krizlerde, en somut insan hakları ihlallerinde dahi karar almakta geciken sistemin taze fikirlere, yeni katkılara ve elbette günceli yansıtan bir yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğu aşikardır.
“Zalim İsrail’in ta kendisidir, nasıl mazlum oluyor?”
Son 2 yılda Gazze’de yaşananları hep beraber takip ettik. İsrail hükümeti 2 yıl boyunca tüm dünyanın gözleri önünde 20 binden fazlası çocuk olmak üzere 70 bin Gazzeli’yi şehit etti. 170 binden fazla Filistinli kardeşimiz İsrail saldırılarında yaralandı. Gazze’de neredeyse sağlam tek bir bina dahi kalmadı. Okullar, kiliseler, camiler, hastaneler kasıtlı şekilde bombalandı. Ne diyorlar? İsrail masum. E nasıl masum oluyor? Nükleer silah İsrail’de. En güçlü bombalar İsrail’de. İstediği anda, istediği gibi Gazze’yi vurma imkanı İsrail’de. Nasıl oluyor da masum oluyor? Dün işte bu başımıza geldi ve orada gerekenleri zaten söyledik. Tam aksine, masum değil, zalim İsrail’in ta kendisidir. Elinde nükleer silahlar var, bombalar var. Her nevi silah var. Kısa menzil, orta menzil, uzun menzilli silahlar var. Nasıl mazlum oluyor? Bunu yutmazlar. Hele hele Türkiye olarak biz, bunu yutmayız. İsrail, şu anda açlığı ölümcül bir silah olarak özellikle çocuklara karşı kullandı. Az önce perdede gördük. Deri kemik olan o yavruları gördük. Ve açlıkla bu yavrular terbiye ediliyor.
İsrail’in yalana dayalı propaganda makinası karşısında, hayatları pahasına sahadaki gerçekleri dünyaya duyurmaya çalışan 270 gazeteci katledildi. Filistinli gazeteciler sadece canlarını değil, evlatlarını… Az önce arkadaşlarımızın içerisinde bir tanesi, kendisi hariç, eşini, yavrularını orada kaybetti. Anne babalarını da bu süreçte şehit verdiler. Üzülerek ifade etmek isterim ki, bütün bunlar olurken küresel barış ve istikrarı korumakla görevli kurumlar, katliamları durduracak, soykırımı engelleyecek, çocukların hayatlarını kurtaracak hiçbir adım atmadı. Genel Kurul’un ezici çoğunlukla aldığı kararlar bile, Güvenlik Konseyi’ndeki çıkar hesaplarına kurban edildi. Bunu anlamak, bunu anlamlandırmak mümkün değil.
“Gazze’den haber akışına ara vermeyen TRT’mizin yayınlar çok kıymetli”
Burada şunu da belirtmek durumundayım. Gezi olayları sırasında İstanbul’a kamp kuran medya kuruluşları dahil, uluslararası basın da aynı şekilde failleri özenle gizleyen habercilik diliyle Gazze’de sınıfta kalmıştır. Bir avuç medya organı ve cesur gazeteci dışında Gazzeli mazlumların sesini dünyaya duyuran olmadı. İnanıyorum ki, uluslararası basın camiası bunun muhasebesini objektif bir şekilde, geç de olsa yapacaktır. Kalemini, kamerasını, ekranını ve köşesini Gazze’de işlenen soykırım suçlarını karartmak için kullanan iliştirilmiş gazetecilerin ifşası, medyanın itibarı açısından çok önemlidir. Bu noktada TRT’mizin, soykırımın ilk gününden itibaren büyük bir özveriyle sürdürdüğü yayınlarının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Gazze’den haber akışına bir an olsun ara vermeyen TRT, failler hakkındaki dosyaların arşivlenmesinde de büyük bir başarıya imza atmıştır. Öyle ki, bu uğurda fotoğrafçı Yahya Barzak kardeşimizi şehit vermiştir.
Yahya kardeşimizi ve İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazetecileri bugün bir kez daha rahmetle anıyorum. Biraz evvel şehit basın mensuplarımızın vasiyetlerini hep beraber izledik. İnşallah, maşeri vicdan Yahya Barzak’ın ve diğer 270 basın mensubunun hatırasına sahip çıkacak ve onların canları pahasına topladıkları deliller ışığında soykırım faillerinin hukuk önünde hesap vermesini sağlayacaktır. Türkiye olarak, bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Lahey Adalet Divanı başta olmak üzere bütün buralarda gerekli adımlar neyse, bu adımları atmaya hazırız.
“Türkiye, Gazze için tüm gövdesini taşın altına koymaya hazır”
 Biliyorsunuz, iki yıllık zulmün ardından geçtiğimiz haftalarda bizim de desteklerimizle Hamas ve İsrail arasında bir ateşkes anlaşmasına varıldı. Böylece Gazzeli kardeşlerimiz ilk defa rahat bir nefes almaya başladı. Hamas’ın anlaşmaya riayet konusunda titiz davrandığını görüyoruz. İsrail ise mutabakatı bozmak ve katliamlarına tekrar başlamak için adeta bahane arıyor, fırsat kolluyor. İşte önceki gün, yine çoğu çocuk, yüzden fazla Gazzeliyi şehit ettiler. İsrail’in ahde sadakat konusundaki berbat sicilini herkes biliyor. Dolayısıyla, ateşkesin sürmesi, insani yardımın Gazzeli kardeşlerimize ulaşması ve Gazze’nin yeniden inşası safhasına geçilmesi, ancak İsrail’in tüm bunlara zorlanmasıyla mümkün olacaktır.
Türkiye, Gazze’nin bir an evvel ayağa kaldırılması için sadece elini değil, tüm gövdesini taşın altına koymaya hazırdır.
Ayrıntılar gelecek…
 
Bu haber ile ilgili düşünceleriniz nedir? 
Yorumlarda paylaşabilirsiniz.
 
							 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 Burgazada Eczanesi
                            Burgazada Eczanesi