
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.
Konuşmasının başında, geçen hafta Eskişehir’deki orman yangınına müdahale sırasında şehit olan 5 orman işçisi ve 5 AKUT gönüllüsü ile Hatay İskenderun Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı’nda aşırı sıvı kaybı nedeniyle şehit olan iki askere Allah’tan rahmet dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı temennisinde bulunarak, “Yeşil vatanın bütün muhafızlarına fedakarlıkları dolayısıyla ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.” ifadelerini kullandı.
Her iki elim olayla ilgili soruşturmaların devam ettiğini belirten Erdoğan, “Milletçe hepimizi yasa boğan bu iki hadisenin nedenleri en kısa zamanda ayrıntılarıyla netleşecek, akabinde ihmali olan varsa gereken yapılacaktır. Devletimiz tüm imkanlarıyla şehit ailelerimizin yanındadır. Benzer acıları bir daha yaşamamak temennisiyle milletimizin tekrar başı sağ olsun diyorum.” diye konuştu.
“Türkiye, son asrın en parlak dönemini yaşıyor”
Türkiye’nin sağlıktan eğitime, adaletten emniyete, tarımdan sanayiye, turizmden savunmaya uzanan geniş bir yelpazede çok yönlü bir atılım içinde olduğunu vurgulayan Erdoğan, ülkeyi bir baştan diğer başa saran otoyollar, havalimanları, hastaneler, okullar, üniversiteler, konut projeleri ve fabrikalar gibi projelerin kalkınma yolculuğunun kilometre taşları olarak vatan topraklarını süslediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye, savunma, güvenlik, dış politika başta olmak üzere birçok alanda son asrın en parlak dönemini yaşıyor. pic.twitter.com/WWonZSeKea
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) July 28, 2025
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye savunma, güvenlik, dış politika başta olmak üzere birçok alanda son asrın en parlak dönemini yaşıyor. Devletimizin tüm birimleri tam bir uyum içinde millete karşı görevlerini layıkıyla yerine getiriyor. Biz de hükümet olarak gündemimize en üst seviyede hakimiz.” dedi.
“Türkiye’yi aydınlık yarınlara kavuşturma mücadelemizi azimle sürdürüyoruz”
Önlerine çıkan engellere ve kurulan tuzaklara takılmadan hedefe doğru adım adım yürüdüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti;
Bir defa şunu 86 milyonun bilmesini arzu ediyorum. Felaket tellalları ne derse desin, ülkemizin yolu da bahtı da açıktır. Büyük ve güçlü Türkiye idealimize, bölgemizdeki tüm krizlere, çatışmalara rağmen daha önce hiç olmadığı kadar yakınız. Zorluklarla beraber kolaylıkların da bizleri beklediğinin gayet bilincindeyiz. Milletimizin duası ve desteğiyle yılmadan, yıkılmadan Türkiye’yi aydınlık yarınlara kavuşturma mücadelemizi hamdolsun azimle sürdürüyoruz.
Bugünkü kabine toplantımızda yine kritik meseleleri etraflıca ele aldık. Dış politikadaki gelişmeleri enine boyuna istişare etme fırsatı bulduk. Yaz mevsiminin gelişiyle tüm dünya ile birlikte ülkemizde de artan orman yangınlarını masaya yatırdık. Ekonomide, ülkemizin kredi notunun yükseltilmesi ve Merkez Bankası rezervlerimizin 169 milyar dolara çıkması başta olmak üzere son günlerde aldığımız olumlu haberlerin değerlendirmesini yaptık. Terörsüz Türkiye sürecimize dair güncel durumu mütalaa ettik. Savunma sanayi alanında tüm dünyanın gıptayla baktığı atılımlarımız gündemimizdeki bir başka konuydu. Bütün bu başlıklarda ülkemizi hedeflerine biraz daha yaklaştıracak önemli kararlar aldık. Bu vesileyle aklıyla, emeğiyle, gayretiyle, alın teriyle Türkiye Yüzyılı’nın inşasına destek olan herkese bir kere daha şükranlarımı ifade ediyorum.
Gündeme dair detaylara geçmeden evvel, son toplantımızdan bu yana millete hizmet yolunda neler yaptığımızı kısaca hatırlatmak istiyorum; 18 Temmuz Cuma günü Milli Savunma Üniversitemizde kurmaylık eğitimlerini tamamlayan subaylarımızın mezuniyet törenindeydik. Orada 80’i dost ve kardeş ülkelerden gelen askeri misafir personel olmak üzere toplam 241 subayımızın mezuniyet heyecanına şahitlik ettik. Yine tören vesilesiyle Milli Savunma Üniversitemizde ve bağlı birimlerinde inşası tamamlanan altı yeni camimizi ibadete açtık. Buradan bir kez daha kurmaylık eğitimlerini alınlarının akıyla tamamlayan 241 subayımızı tebrik ediyor, hizmete açtığımız camilerimizin kahraman ordumuz ve üniversitemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum.
“Kıbrıs Türkü’nün her zaman yanlarında olacağız”
20 Temmuz’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeydik. Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. yıl dönümünü Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle birlikte yine büyük bir coşkuyla kutlarken kahraman şehitlerimizi rahmetle yad ettik. Ziyaretimizi Lefkoşe Kuzey Çevre Yolu Köprülü Kavşağı ve bağlantı yolları ile Maraş Sağlık Merkezi’nin açılışıyla adeta taçlandırmış olduk. Aynı programda 50 bin metrekare kapalı alana ve 320 yatak kapasitesine sahip Lefkoşe Yeni Devlet Hastanesi’nin ilk etabının temellerini attık. Açtığımız ve temelini attığımız yatırımların Kıbrıs Türkü kardeşlerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Anavatan ve garantör ülke olarak Kıbrıs Türkü’nün müreffeh bir geleceğe doğru attığı adımlarda inşallah her zaman yanlarında olacağız.
“IDEF’te 1100’den fazla ürün ilk kez tanıtıldı”
22 Temmuz’da 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı IDEF 2025’in açılışını yapmak üzere İstanbul’daydık. Kendi alanında dünyanın en etkili ve en kapsamlı ilk üç organizasyonundan biri olan fuarımıza yönelik ilgi yine oldukça yoğundu. Son teknolojiye sahip ürünlerin görücüye çıktığı IDEF 2025’e 103 ülke ve uluslararası kuruluşlardan 231 heyet ve 980 heyet üyesi iştirak etti. Fuarda 907 yerli ve 589 yabancı olmak üzere toplam bin 491 firma, 5 bine yakın ürününü sergiledi. Bunların bin 100’den fazlası ilk kez tanıtıldı. Yaklaşık 120 bin kişinin ziyaret ettiği bu muhteşem organizasyonda Tayfun Blok 4 hipersonik balistik füze, Ejderha antidron sistemi, Aselfir 600 elektro optik kamera, Gökbora görüş ötesi hava füzesi, Şimşek 2 uzay fırlatma aracı gibi ürünlerimiz büyük beğeni topladı. Ataköy Marina’da ise 18 farklı deniz platformu sergilendi.
“Savunma yatırımlarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz”
IDEF 2025’te toplam 270 imza töreni düzenlenmiş, bu imzaların yüzde 65’i ihracat odaklı olmuştur. Fuarda imza edilen sözleşmelerin ticari hacmi 9 milyar doları aşmıştır. 48 adet Kaan uçağının Endonezya’ya tedarikini öngören sözleşme ile Eurofighter alım mutabakatı ülkemiz açısından fevkalade önemlidir. Böylece bir taraftan ihtiyaçlarımız kapsamında caydırıcılığımızı artırma, diğer taraftan kendi projelerimizi hayata geçirme irademizi teyit ettik. Savunma sanayi alanında son 23 yılda yerlilik oranını yüzde 20’lerden alıp yüzde 80 seviyesinin üzerine çıkardığımız savunma yatırımlarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz.
“Ülkesini kötüleme alışkanlığından muhalefetin kurtulması bizi sadece memnun eder”
Burada şunu da ifade etmekte fayda görüyorum. Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın kameralar önünde şikayet ettiği ülkesine, kapalı kapılar ardında sahip çıktığını iddia etmesi şayet doğruysa, muhalefetin yerlileşmesi ve millileşmesi adına elbette kıymetli bir adımdır. Biz bundan kesinlikle rahatsız olmayız. Dünyanın hemen hiçbir siyasi partisinde olmayan kendi ülkesini kötüleme alışkanlığından muhalefetin kurtulması bizi sadece memnun eder. Bunun somut işaretlerini görürsek hiç merak etmesinler, onları teşekkür dilenme zahmetinde bırakmaz, kendilerini takdir ve tebrik etmekten asla yüksünmeyiz. Yeter ki Türkiye partisi olmayı başarsınlar, yeter ki Ankara merkezli siyaset yapsınlar, yeter ki bu ülkeye ve millete zarar vermekten vazgeçsinler. IDEF 2025’e katılan uluslararası heyetlere ve kuruluşlara, Milli Savunma Bakanlığımıza, Savunma Sanayii Başkanlığımıza, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’na ve tüm savunma sanayi şirketlerine teşekkür ediyor, 2028 yılında 18’incisini düzenleyeceğimiz fuara şimdiden kendilerini davet ediyorum.
“Türkiye olarak barış diplomasisine hız vermiş durumdayız”
Yakın çevremizde krizler, çatışmalar, savaşlar ve gerilimler artarak devam ederken, Türkiye olarak barış diplomasisine hız vermiş durumdayız. Rusya-Ukrayna Savaşı’nda ilk günden beri dengeli, hakkaniyetli ve barışı savunan bir politika benimsedik. Savaş baronlarının sözcülüğünü yapan muhalefetin bizi çekmek istediği tuzağa düşmedik. Tahıl koridoru mutabakatı, esir takasları ve İstanbul, Antalya gibi şehirlerimizde yapılan görüşmeler, barışa olan inancımızın neticeleridir. İstanbul’da 16 Mayıs’ta gerçekleştirilen ilk tur müzakerelerin ardından karşılıklı 1000 esir takası yapılmıştı. 2 Haziran’daki ikinci turun ardından ise 7060 kadar Ukraynalı askerin naaşına karşılık 997 Rus askerin cenazesi teslim edilmiş, 1200 kişiden müteşekkil esir takası tamamlanmıştı. Dışişleri Bakanımızın kolaylaştırıcılığında 23 Temmuz’da yapılan üçüncü tur müzakerelerde ise en az 1200 kişi olmak üzere savaş esirlerinin takası kararlaştırıldı.
Bu savaşın artık bitmesi gerektiğine inanıyoruz. Liderler düzeyinde bir görüşmeye ev sahipliği yapmaya hazır olduğumuzu her fırsatta vurguluyorum. Türkiye’nin samimi temennisi şudur değerli arkadaşlar, nasıl müzakere masası İstanbul’da kurulduysa, uzak olmayan bir tarihte barış masası da yine Türkiye’de kurulacak, bu kanlı savaş noktalanacaktır.
“Polisimizin ve yargı mensuplarımızın hedef haline getirilmesine müsamahamız yoktur”
23 Temmuz’da İstanbul’da bu kritik toplantı icra edilirken, biz de Ankara’da Polis Akademimizin mezuniyet törenine katıldık. Polis Akademimizin farklı birimlerindeki eğitimlerini tamamlayan toplam 8238 öğrencimizin mezuniyet sevincini paylaştık. Genç polislerimizi buradan bir kez daha tebrik ediyor, Allah ayaklarına taş değdirmesin diyorum. Şunu da açık ve net söylemek isterim, rüşvet, irtikap ve yağma düzenlerini deşifre ettiği için polisimizin ve yargı mensuplarımızın hedef haline getirilmesine müsamahamız yoktur. Hırsıza değil de hırsızı ve rüşvetçiyi suçüstü yakalayana kızanlar ya komplo iddialarını ispat etmelidir ya da çıkıp hakkına girdikleri emniyet ve yargı mensuplarından özür dilemelidir.
“Terörsüz Türkiye süreci 86 milyonun tamamının özlemi, beklentisi, hayalidir”
Hükümet olarak bölgemizde barış için çabalarken, kendi içimizde huzuru zedeleyen, milli birlik ve beraberliğimizi örseleyen şer güçlere istismar zemini sunan sorunların üzerine de kararlılıkla gidiyoruz. Terörsüz Türkiye süreci sadece Cumhur İttifakı’nın değil, aynı zamanda hükümetimizin, devletimizin, hepsinden önemlisi milletimizin projesidir. 86 milyonun tamamının özlemi, beklentisi, hayalidir. Bu hayalin adım adım gerçeğe dönüşmekte olduğunu görüyoruz. Şunu bir kere daha önemle ifade ediyorum. Kimsenin endişesi olmasın. Evvelallah girdiğimiz bu yol bizi demokrasisiyle de, ekonomisiyle de güçlü bir Türkiye’ye ulaştıracaktır. Yolun sonunda kardeşlik vardır, kalkınma vardır, barış, huzur, dayanışma ve istikbali birlikte inşa etme iradesi vardır. Dolayısıyla sorumluluklarımızın ne kadar büyük olduğunu biliyoruz.
“Süreç ilerledikçe, temkin ve ihtiyatın yerini güven ve umut almaktadır”
Bunun için ne umut tacirliği ne de muhalefet gibi ucuz popülizm yapıyoruz. Devlet ciddiyetine, bulunduğumuz makamın ağırlığına ve itibarına yakışır şekilde bu yolda itina ile ilerliyoruz. Milletimiz de bizim bu çabalarımızı, hasbi ve harbi mücadelemizi yakından görmekte, menzile kazasız belasız varmamız için dua etmektedir. Süreç ilerledikçe zihinlerdeki soru işaretleri hızla kaybolmakta, temkin ve ihtiyatın yerini güven ve umut almaktadır. Terörden ve şiddetten beslenenlerin tezviratları, milletimizin engin basiret ve feraseti karşısında tuzla buz olmaktadır. Bilhasla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde büyük bir iyimserlik havası hakimdir. Biz bu umutları boşa çıkarmamak için canla başla çalışıyoruz. Sürecin şeffaf ve olabilecek en geniş katılımla devam etmesine ehemmiyet veriyoruz. Bu konudaki hüsnüniyetimizi farklı vesilelerle çok net ortaya koyduk. Meclisteki tüm siyasi partilerin terörsüz Türkiye faaliyetlerine yapıcı katkı vermesini istediğimizi açıkça dile getirdik. Bu irademizin somut bir nişanesi olarak geçen hafta MİT başkanımız Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çeşitli ziyaretler gerçekleştirdi. Ziyaretlerin akabinde yapılan açıklamaları dikkatle takip ettik.
“Terörsüz Türkiye süreci, ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır”
Bakın, şunu burada altını çizerek tekrar hatırlatmak mecburiyetindeyim. Türkiye’nin terör prangasından kurtulma mücadelesi, kısır çekişmelere ve farklı ikbal hesaplarına kurban edilmemelidir. Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama bu konuda ayak diremenin, işi yokuşa sürmenin, süreci sulandırmaya çalışmanın mazereti olmaz. Bunu ne millet affeder ne tarih affeder. Terörsüz Türkiye süreci, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır. Bu fırsatın değerlendirilmesi, bir nebze de olsa yapılan hataların telafisine vesile olacaktır. Ana muhalefetin sürece daha geniş bir mercekten bakarak tarihin doğru tarafında konumlanması, milletimizin de beklentisidir. Siyaset kurumu, milletin müşterek menfaatleri söz konusu olduğunda görüş ayrılıklarını bir süreliğine rafa kaldırıp ortak zeminde buluşacak, sorunlara diyalogla çözüm arayacak olgunluğa erişmiştir. Terörsüz Türkiye süreci bunun için önemli bir referans olacaktır. Meclis başkanımızın yürüttüğü çalışmaları, verdiği kapsayıcı ve uzlaştırıcı mesajları bu bakımdan memnuniyetle karşılıyoruz. 86 milyonun tamamını ilgilendiren, sadece bugünümüzü değil, ülkemizin istikbalini de şekillendirecek böyle bir mücadelede aklıselimin, sağduyunun, milli sorumluluk şuurunun en sonunda galip geleceğine inanıyorum. Bu meseleyi, iktidarı ve muhalefetiyle dayanışma içinde kalıcı biçimde çözmeyi temenni ediyor, bu konudaki iş birliği çağrımızı yineliyoruz.
“Orman yangınlarındaki artış artık küresel bir sorun haline gelmiştir”
İklim değişikliğinin bir sonucu olarak orman yangınlarındaki artış artık küresel bir sorun haline gelmiştir. Öyle ki 2002-2012 arasında dünyada yanan orman alanı 44 milyon hektar iken 2013-2023 arasında bu rakam 94 milyon hektara çıkmıştır. Dünyada son 9 yıl, 1880’den bu yana en sıcak 9 yıl olmuş, geçen yıl son 145 yılın en sıcak yılı olarak kayıtlara geçmiştir. Birleşmiş Milletler’e göre orman yangınlarında 2030 yılına kadar yüzde 14, 2050 yılına kadar ise yüzde 50 artış beklenmektedir. Avrupa Orman Yangınları Bilgi Sistemi’ne göre yılbaşından bu yana kıtada toplam 268 bin hektarlık alan yanmıştır. Geçen yıl aynı dönemde yanan orman alanı 133 bin 320 hektardı. Yani geçen yıla göre Avrupa’da yanan alan miktar olarak söylüyorum, yaklaşık iki kat artmıştır. Bu yılın ilk altı aylık kuraklık haritalarına baktığımızda ülkemizde son beş yılın en kurak günleri yaşanıyor. 25 Temmuz’da bazı yerlerde görülen 50 derece ile ülkemizde tarihin en yüksek sıcaklık değeri kaydedildi. Aşırı sıcaklar, düşük nem ve şiddetli rüzgar maalesef yangın riskini daha da yükseltiyor.
“Orman teşkilatımız 1 Mayıs’tan itibaren teyakkuz durumuna geçti”
Devlet olarak bütün planlarımızı bu ürkütücü veriler temelinde yapıyoruz. Artık tehditler karşısında yeşil vatanımız olan ormanlarımızı korumak için her türlü tedbiri alıyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığımız sonbahardan itibaren yangına hassas illerimizdeki bütün köylerimizde bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirdi. Ormanların temizliğinden bakımına kadar gerekli bütün hazırlıklar çok büyük özenle yapıldı. Yeni araç ve ekipmanların eklenmesiyle hava ve kara filomuz yangınlara hazır hale getirildi. 27 uçak ve 105 helikopter ülke genelinde 65 noktada, 6 bine yakın kara aracımız ise 1600 noktada konuşlandı. Orman teşkilatımız 25 bin yangın personeli ve ihtiyaç halinde desteğe gelen 132 bin gönüllüsüyle 1 Mayıs’tan itibaren teyakkuz durumuna geçti.
“Yangınlara müdahale süresini 10-11 dakikalara düşürdük”
Ormanlarımızı 14 insansız hava aracı ve 776 gözetleme kulemizle 7 gün 24 saat takip ediyor ve yangın meydana geldiğinde sadece 2 dakika içinde tespit ediyoruz. Bakın bu alanda insansız hava aracı kullanan iki ülkeden biriyiz. Kendi geliştirdiğimiz meteorolojik erken uyarı sistemimizle riskli bölgeleri önceden görüyor, önlemleri artırıyoruz. Dünyada sadece beş ülkenin sahip olduğu yangın yönetim uçağımız Otağ da bu konuya ne kadar ehemmiyet verdiğimizin bir başka göstergesidir. Şurası özellikle dikkat çekicidir, sahip olduğumuz bu teknolojiler sayesinde yangına ilk müdahale süresini 40-45 dakikalardan 10-11 dakikalara kadar düşürdük. Hava ve kara araçlarımızın daha hızlı su alabilmesi için göreve geldiğimizde hiç olmayan yangın gölet ve havuzlarının sayısı bugün 4 bin 796’ya ulaştı. Yine 2002’de 73 ton olan havadan su atma kapasitemiz bugün 438 tona yükseldi.
Tarihimizin en güçlü hava ve kara filosuyla yılbaşından bu yana toplam 4 bin 247 yangınla mücadele ettik. Bu yangınların 3 bin 102’si 1 Haziran’dan bu yana meydana geldi. Devam eden iki yangın dışında diğerlerinin tamamını kontrol altına aldık. Bu yıl şu ana kadar çıkan yangınların yüzde 96’sı insan kaynaklıydı. Yani sigara izmaritinden söndürülmeyen piknik ateşine, ormana bırakılan camlardan anız yakmaya kadar çoğu zaman önemsiz görülen ihmallerin bedelini milletçe hep beraber ödedik, halen de ödüyoruz. Elbette çok az da olsa sabotaj ve kasıtlar da var. 1 Haziran’dan bu yana 149 şüpheli gözaltına alınmış, 38 kişi tutuklanmış, 61 kişi hakkında adli kontrol kararı verilmiştir. Son olarak Bursa’daki yangını çıkardığı düşünülen, daha önce hakkında FETÖ’den işlem yapılmış bir şahıs yakalanmıştır. Bu vesileyle Bursa Kestel’deki orman yangınına destek için görev yapan su tankerinin dün kaza yapması sonucu şehit olan üç gönüllümüze Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.
“Akdeniz kuşağında yer alan ülkelerin tamamından daha fazla hava aracına sahibiz”
Burada şunu da belirtmek durumundayım. Yangınlara hızlı ve etkin müdahalemizin neticesini diğer ülkelerle kıyasladığımızda da çok net görüyoruz. 2020-2024 arası orman varlığına göre yanan alan oranına baktığımızda ülkemiz binde 17’lik oranla İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’dan çok daha iyi durumdadır. Aynı şekilde Akdeniz kuşağında yer alan ülkelerin tamamından daha fazla hava aracına sahibiz. Ancak iklim değişikliği şiddetini her geçen yıl artırıyor ve artıracak. Bunun için ilave tedbirler alıyoruz, almayı da sürdüreceğiz. Unutmayalım ki bu bir savaş, bir yeşil vatan müdafaası. Bu sinsi düşmana karşı şunu herkes bilsin ki gereken neyse yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz.
Ülkenin başına gelen her felaketten hemen siyasi rant devşirmeye çalışan fırsatçılara rağmen bütün bunlara rağmen yapacağız. Ellerini ovuşturanlara, dezenformasyon yayanlara, her fırsatta ülkesini kötüleyen bedhahlara rağmen bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Ama bu savaşı milletimiz olmadan kazanamayız. Bu savaşta 86 milyonun desteğini ve gayretini bekliyoruz. Yeşil vatanı canları pahasına savunan Tarım ve Orman Bakanlığımıza, Orman Genel Müdürlüğümüze, illerimizde AFAD koordinasyonunda çalışmalarını sürdüren tüm kurumlarımıza, mücadeleye destek veren yönetimlerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum.
“İtfaiyecilik büyükşehirlerin işidir”
Şunu da burada açıklamak durumundayım. Malum, 30 büyükşehrimiz var. İtfaiyecilik, belediye başkanlığından gelmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, büyükşehirlerin işidir. Büyükşehirler, itfaiye birimlerini en ideal şekilde kurmak suretiyle bu işi üstlenecektir. 30 büyükşehrin dışında 51 ilimiz var. 51 ilimizde de bundan böyle AFAD’ımızla bu işi örgütleyeceğiz. AFAD, 51 ilde teşkilatlanmasını en güzel şekilde, en güçlü şekilde yapacak ve böylece 81 vilayetimizi örgütlemiş olacağız. Su tankerleriyle, traktörleriyle, elinde hangi imkan varsa AFAD bu 51 vilayetin tamamında en güçlü şekilde inşallah bu işi planlayacaktır. Ve böylece AFAD teşkilatımız şu andaki gücünü, yükümlülüğünü daha da artıracak ve böylece Türkiye genelinde bundan böyle nerede ne tür bir felaket olursa olsun AFAD nasıl her yere koşuyorsa, bundan sonra da aynı şekilde bütün ülke genelinde her yere inşallah yetişecektir.
Ben tüm ülke halkımıza, vatandaşlarımıza, aynı şekilde ormanlarımızı korumak ve afetten etkilenen kardeşlerimize yardımcı olmak amacıyla sahada ter döken tüm genç kardeşlerimi tebrik ediyorum. Selden kütük kapma yarışında olanları ise milletimizin vicdanına havale ediyorum. Sosyal medyanın karanlık dehlizlerinden millete nefret kusanlar bugüne kadar hedeflerine ulaşamadı. İnşallah hiçbir zaman da ulaşamayacaktır. Bir olacağız, birlik olacağız, iri, diri olacağız. Dilinden ve klavyesinden kin damlayan nifak tüccarlarının oyunlarına asla gelmeyeceğiz. Devam eden yangınlardan da en kısa zamanda iyi haberler alacağımıza inanıyorum. Rabbim her türlü afetten ülkemizi ve milletimizi muhafaza eylesin diyorum.
Ayrıntılar gelecek…
Bu haber ile ilgili düşünceleriniz nedir?
Yorumlarda paylaşabilirsiniz.