
“Gazze Mahkemesi”nin nihai oturumu için İstanbul’a gelen akademisyen Green açıklamalarda bulundu.
Green, “Bu mahkemenin önemi (Gazze’deki soykırımı) uluslararası hukuk açısından değil küresel ahlaki vicdan açısından değerlendirmesidir.” dedi.
Mahkemenin bir hukuki sonucunun olmadığını ifade eden Green, mahkemenin asıl amacının “tanıklar, doktorlar, gazeteciler ve akademisyenlerden gelen ifadeleri bir araya getirerek “soykırıma dair kapsamlı bir delil arşivi oluşturmak” olduğunu vurguladı.
“Soykırımı tartışmıyoruz, kabul ediyoruz”
Green, “Gazze ve Batı Şeria’da yaşananların soykırım olup olmadığını tartışmıyoruz. Biz bunun soykırım olduğunu zaten kabul ediyoruz ve biliyoruz.” diyerek Filistinli sivil toplum kuruluşları ve araştırmacıların sunduğu çok sayıda kanıtın bunu desteklediğini dile getirdi.
Mahkemenin bir diğer amacının “küresel sivil toplumu harekete geçirmek” olduğunu söyleyen Green, şöyle devam etti:
“Dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan İsrail’in soykırım, sömürgecilik ve apartheid suçlarına karşı yürüdü. İstanbul’daki bu mahkeme, küresel direnişin ve şiddet içermeyen dayanışma hareketinin bir parçasıdır.”
Kriminolog akademisyen Green, Gazze’deki soykırımın kanıtları hakkında, “Filistin sivil toplum kuruluşlarından, soykırım araştırmacılarından ve bu alanda çalışmış birçok uzmandan gelen çok sayıda kanıt mevcut.” diye konuştu.
Green, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Uluslararası hukuku görmezden gelmiyoruz. Ancak maalesef uluslararası hukuk sistemi sadece Gazze’deki bu soykırımda değil aynı zamanda Arakanlı Müslümanlar (Rohingyalar) ve Sudan konusunda da feci şekilde başarısız oldu.”
Gazze’deki ablukayı kırmak ve insanı yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan ancak İsrail tarafından engellenen Küresel Sumud Filosu hakkında ise Green, “Gazze ablukasını kırmak ve insani bir koridor açmaya çalışan Küresel Sumud Filosu’na da destek veriyoruz.” dedi.
“Uluslararası hukuk soykırımı önlemekte başarısız kaldı”
“Uluslararası hukuk sistemi soykırımı önlemede ve failleri cezalandırmada yetersiz kaldı.” ifadesini kullanan akademisyen Green, bu başarısızlığın Batı ülkelerinde artan sivil toplum hareketlerini tetiklediğini kaydetti.
Avustralyalı akademisyen Green, “Uluslararası hukuk düzeni soykırımı işleyen devletleri ne engelleyebiliyor ne de cezalandırabiliyor. Bu başarısızlık sebebiyle sadece Avrupa’da değil ABD ve Avustralya’da da güçlü bir aktivizm ortaya çıktı.” ifadelerini kullandı.
Avustralya’da insanların Orta Doğu’dan uzak olmalarına rağmen Gazze’deki soykırıma büyük tepki gösterdiğine dikkati çeken Green, şunları kaydetti:
“Ben Avustralya’nın Tazmanya eyaletindenim. Orası, yerli halk olan Aborjinlere karşı bir soykırımın yaşandığı bir yerdi. Biz beyaz Avustralyalılar, İngiltere tarafından başlatılan yerleşimci sömürgecilik projesinin ürünüyüz.”
Green, “Bence Avustralya’daki tüm ırkçılık karşıtı aktivistler, Avustralya’daki Aborjin halkının mücadelesini Gazze halkının yerleşimci-sömürgeci İsrail devletine karşı verdiği mücadeleyle özdeşleştiriyor.” diyerek sözlerini tamamladı.

deebi.net | Hayatın içinde…


