İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
  • İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2025 - İstanbul
featured
  1. Haberler
  2. Haberler
  3. Sağlık
  4. Gözlerdeki sinsi tehdit: Glokom

Gözlerdeki sinsi tehdit: Glokom

Haberi Dinle

Glokom ya da halk arasında bilinen adıyla “Göz tansiyonu” dünya genelinde 80 milyon insanı etkileyen yaygın bir hastalık. Üstelik bu rakamın 2040 yılına kadar 110 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’de ise yaklaşık 2 milyon kişinin glokom hastası olduğu tahmin ediliyor. Ancak bu kişilerin yalnızca 500 bini tanı almış durumda. Yani her dört glokom hastasından üçü, hastalığının farkında olmadan yaşamını sürdürüyor. Bunun en büyük nedeni ise glokomun belirti vermeden, sinsi bir şekilde ilerlemesi.

Peki, glokom neden ortaya çıkıyor? Erken teşhis mümkün mü? Tedavi edilmezse hangi riskleri beraberinde getiriyor? Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Serap Yurttaşer Ocak merak edilen soruları yanıtladı.

40 yaş üstü bireyler özellikle glokom açısından risk altında. 40 yaş üstü bireyler en az yılda bir kere bir göz doktoruna muayene olmalı ki glokoma bağlı körlükleri yaşamayalım.

? Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Serap Yurttaşer Ocak

40 yaş üstü kişiler risk altında

Glokomun önemli bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çekerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Ocak, hastalığın kaynağını şöyle anlatıyor:

“Göz içi sıvısının direnajını yapan kanallarda oluşan tıkanıklık sonucunda gözün içindeki basınç artıyor. Bu basınç da görme sinirinde harabiyete sebep oluyor. Bazen nadiren de olsa göz içi basıncı yüksek değerlerde olmasa bile yine görme sinirinde harabiyete sebep olan yapısal sebepler görülebiliyor. Bunun sonucunda da yine görme siniri harap oluyor. Bu durum ne yazık ki görme yetisinin kaybıyla sonuçlanıyor.”

Dünyada önlenebilir körlükler sıralamasında glokom ikinci sırada yer alıyor. Ancak buna rağmen glokom hastalarının yaklaşık yüzde 10’u tamamen görme kaybıyla karşı karşıya kalıyor. “Çünkü glokom hastalığı belirti vermeden sessiz ve sinsice ilerleyebiliyor” diye bu durumu açıklayan Doç. Dr. Ocak, “Bu yüzden erken tanı ve tedavi konusu çok önemli. 40 yaş üstü bireyler özellikle glokom açısından risk altında. 40 yaş üstü bireyler en az yılda bir kere bir göz doktoruna muayene olmalı ki glokoma bağlı körlükleri yaşamayalım” uyarısında bulunuyor.

Glokomun yüzde 90’ı belirti vermeyen tip

Peki glokom nasıl teşhis ediliyor? Doç. Dr. Ocak, bu önemli soruyu glokom türlerine değinerek yanıtlıyor:

“Glokomun iki ana tipi var diyebiliriz. Glokomun yüzde 90 kadarı açık açılı dediğimiz tip. Ne yazık ki bu tip bazen hafif bir baş ağrısı ya da göz ağrısı yapsa da çoğunlukla belirti vermiyor. O yüzden bu tip oldukça önemli bizim için. Glokom ilerleyici bir hastalık ve görme kaybına çevreden başlıyor. Çevreden başladığı için de hastanın görme kaybını fark etmesi açıkçası güç oluyor. Fark ettiğinde ise oldukça ileri aşamaya gelmiş oluyor. Bu aşamada da neredeyse görme sinir liflerinin yüzde 40’ını kaybetmiş oluyor.”

Fotoğraf: Getty Images[Fotoğraf: Getty Images]

İkinci tip glokom ise daha nadir görülüyor. Ancak bu tipte, diğerinin aksine hastanın fark edebileceği bazı belirtiler görülüyor. Doç. Dr. Ocak, bu glokom türünde ortaya çıkan belirtileri, “Hastanın göz içi basıncı aniden ve oldukça yüksek bir değerlere ulaştığı için baş ağrısı, bulantı, kusma gibi şikayetleri oluyor” diye özetleyerek devam ediyor:

“O yüzden aslında bizim farkındalık oluşturmak istediğimiz, bu nadir görülen tip değil… Yüzde 90’a kadar ulaşan oranlarda görülen sessiz seyreden tür… Hastalar en çok bize televizyon karşısında karanlıkta televizyon izlerken bir baş ağrısı, göz ağrısı yaşadıklarını ama dinlenip uyuyunca bunun geçtiğinden bahsediyor. Aslında bunu önemsemek gerekiyor. Çünkü altında yatan bir glokom olabilir. Bu şikayetleri olan hastaların göz doktoruna başvurmasını öneriyorum.”

Tedavide amaç hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak

Peki glokom tedavi edilebilen bir hastalık mı? Tedavi sürecinde nasıl bir yol izleniyor? “Glokom tamamen iyileşebilen bir hastalık değil. Tedavinin ana hedefi hastanın kalan görme sinirlerini korumak, ilerlemesini yavaşlatmak ve nihayetinde oluşabilecek körlüğü önlemek. Çünkü ilerleyici bir hastalık” diyor Doç. Dr. Ocak. Tedavi sürecini şöyle anlatıyor:

“İlk etapta göz içi basıncını azaltan göz damlaları veriyoruz hastalarımıza. Doktor aksini söylemedikçe de bu damlaları kesmemek gerekiyor. Bu çok önemli. Çünkü hastalar tanı aldıktan sonra tedaviye devam etmezse kaçınılmaz sonla karşılaşıyorlar. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, aslında glokom tanısı alıp tedaviye başlayan hastaların dörtte biri glokom damlasına devam etmiyor. Yine yüzde 50 kadarı ilk 6 ay kullanıyor ve sonra bırakıyor. Çünkü hiçbir şikayetleri olmadığı için damlanın faydasını da anlamıyorlar. Ancak hekimler yaptıkları birtakım özel tetkiklerle oradaki görme sinir kaybının yavaşladığını ya da durduğunu anlayabiliyor. Bu yüzden göz hekimine sormadan damlayı bırakmamak çok önemli.”

Fotoğraf: Getty Images[Fotoğraf: Getty Images]

Ameliyata da başvurulabiliyor

Tedavi süreci ise hastalığın ilerleme hızına göre şekilleniyor. Bazen tek bir damla yeterli olurken bazen ikincisini eklemek gerekiyor. Eğer göz içi basıncı istenilen değerlere ulaşamıyorsa bu kez ameliyat seçeneği gündeme geliyor.

Bu noktada akıllara gelen bir soru da göz içi basınç değerlerinin ne olması gerektiği… 10 ila 21 mm arası göz içi basıncı değerlerini normal olarak kabul ettiklerini ifade eden Doç. Dr. Ocak, “Toplumda ortalama göz basıncı 15-16 mm civarı arasında seyrediyor. Ancak özellikle belirtmek gerekir ki, glokom teşhisini sadece bu göz içi basıncı değerine bakarak koyamayız” diyerek önemli bir noktanın altını çiziyor:

“Göz hekimi ayrıntılı tetkikler yaparak glokom teşhisini koyuyor. Göz içi basıncı baktığımız parametrelerden sadece bir tanesi.”
 



deebi.net | Hayatın içinde…

Gözlerdeki sinsi tehdit: Glokom
Yorum Yap
Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

deebi.net ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!