
Avrupa seçimleri üzerine araştırmalar yapan siyaset bilimci ve Europe Elects yazarı Nassreddin Taibi ve sivil toplum kuruluşu The Rights Forum’un Kampanya Direktörü Edwin van ‘t Pad, AA muhabirine, seçime ilişkin beklentilerini, aşırı sağın yükselişi ve İsrail lobisinin Hollanda siyasetindeki etkisine ilişkin analizlerini paylaştı.
Europe Elects yazarı siyaset bilimci Taibi, Dilan Yeşilgöz liderliğindeki VVD’nin anketlerdeki düşüşünün uzun zamandır beklenen bir gelişme olduğunu belirterek partinin onlarca yıldır özellikle eski Başbakan Mark Rutte döneminde Hollanda merkez sağında güç merkezi olduğunu hatırlattı.
Taibi, “Rutte çoğunlukla merkezci hükümetler kurduğu için daha muhafazakar VVD seçmenleri partiye olan güvenlerini kaybetti ve önceki seçimlerde Çiftçi Vatandaş Hareketi Partisi (BBB), JA21 Partisi ve özellikle PVV’ye geçti. Şimdi VVD sağa kaydı ve hatta Dick Schoof hükümeti altında PVV ile birlikte yönetiyor, daha merkezci VVD seçmenleri de partiyi terk etti ve (Hristiyan Demokrat Parti) CDA ile D66’ya gitti. Daha muhafazakar seçmenler ise PVV/JA21/BBB’den geri dönmek için VVD’ye hala güvenmiyor.” ifadelerini kullandı.
Sol blok neden büyüyemiyor?
GroenLinks (Yeşil Sol) ve PvdA’nın (İşçi Partisi) birleşmesine rağmen büyümelerinin beklenenden yavaş olmasına değinen Taibi, “GroenLinks/PvdA’nın büyük bir büyüme kaydetmemesi, Hollanda seçmen kitlesinin 3 gruba yüksek oranda kutuplaştığını gösteriyor: sol-ilerici, merkezci ve aşırı sağ.” dedi.
Son hükümetin başarısızlığının birçok seçmeni hayal kırıklığına uğrattığını ancak VVD, Yeni Sosyal Sözleşme Parti (NSC), BBB ve PVV’den gelen seçmenlerin kendi merkezci ve aşırı sağ bloklarında kaldığını belirten Taibi, bir diğer faktörün de GroenLinks/PvdA lideri Frans Timmermans’ın 1998’den beri ulusal siyasette olması olduğunu kaydetti.
Taibi, aşırı sağın daha geniş normalleşmesini gördüklerini belirterek “Son yıllarda sığınma oranı azalmış olsa da göç ve sığınma medyada en çok tartışılan siyasi konular ve çoğu seçmen de bu konuyu oldukça önemli buluyor.” diye konuştu.
Anketlere göre aşırı sağ stabil, VVD’de düşüş var
The Rights Forum’dan Van ‘t Pad, aşırı sağın istikrarlı görünmesine ve anketlerde liderliğini sürdürmesine karşın Hollanda siyasetinde en etkili parti olan VVD’nin çökmekte olduğunu belirtti.
Bu tür bir sonucun ardından koalisyon görüşmelerinin çok zor olacağını vurgulayan Van ‘t Pad, “Tüm Hollanda partilerinin siyasi yelpazenin tamamına yayılması nedeniyle gerçekten yüksek bir parçalanma var. Sol ve sağ arasında her zaman var olan kutuplaşma güçlendi. Sağ gerçekten sol ile yönetmek istemiyor, sol gerçekten sağ ile yönetmek istemiyor” ifadesini kullandı.
Van ‘t Pad, partiler arasındaki bu görüş ayrılığını kapatmak için birkaç merkez partiye ihtiyaç duyulabileceğini ancak bunun çok karmaşık olacağını kaydetti.
İsrail lobisinin Hollanda siyasetindeki etkisi
Van ‘t Pad, etnik-milliyetçi politikaları nedeniyle aşırı sağın İsrail’i desteklediğini belirterek “Her halkın kendine ait topraklarda yaşaması fikri, genel olarak aşırı sağın her yerde uygulamak istediği bir şey. İsrail’le bu anlamda ideolojik olarak birbirlerine uyuyorlar.” dedi.
The Rights Forum’un özellikle Hristiyan aşırı sağa ve İsrail için çok yoğun lobi yapan gruplara odaklandığını belirten Van ‘t Pad, şunları kaydetti:
“Gerçekten İsrail Knesset’inden, İsrail kuruluşlarından Hollanda’daki bu Hristiyan grupları besleyen, çok sayıda ve doğrudan bağlantılar var. Bu partilere konuşma noktaları, argümanlar veriyorlar, kendi ülkelerinde İsrail için lobi yapmaları için onları dünyanın dört bir yanından bir araya getiriyorlar. Genellikle temelsiz, İsrail propaganda malzemesi Hollanda parlamentosuna giriyor.”
Van ‘t Pad, etnik-milliyetçiliğin Hristiyan çerçevesi içinde çok zehirli bir karışım gördüklerini belirterek şunları kaydetti:
“Vadedilmiş Toprak, Yahudilere ait gibi kavramlar ama Hristiyan perspektifinden. Örneğin, Yahudiler Kutsal Topraklara geri döndüğünde Mesih’in geleceğine ve herkesin Hristiyanlığa dönüşeceğine inanıyor. Bu inanca göre Yahudiler de dönüşeceği için Yahudiler açısından bu anlayış hoş karşılanmıyor ama yine de Hristiyanlık’taki bu anlatının gücünü görüyorlar ve bunu gerçekten araçsallaştırıyorlar, kendi politikaları için kullanıyorlar.” ifadelerini kullandı.
Van ‘t Pad, bunun çok endişe verici olduğunu ve Hollanda kamuoyu ve siyasi manzarasının doğrudan İsrail tarafından etkilenmesi anlamına geldiğini vurguladı.
Hollanda istihbaratı İsrail etkisini tehdit olarak görüyor
Hollanda karşı istihbarat birimlerinin bile İsrail’in bu etkileme eylemlerini Hollanda ulusal demokrasisine yönelik bir tehdit olarak not ettiğini belirten Van ‘t Pad, “Neyse ki buna karşı bir karşı hareket görüyoruz.” dedi.
Van ‘t Pad, pek çok partinin açık bir şekilde İsrail yanlısı politikaları takip etse de Hollanda kamuoyunda İsrail’e destek veya İsrail algısının Hollanda’da tarihsel olarak en düşük seviyede olduğunu kaydetti.
“Hollandalıların neredeyse yüzde 80’i İsrail hakkında olumsuz görüşe sahip ama bir şekilde bu Hollanda siyasi sisteminde veya partilerde yansıtılmıyor. Burada İsrail’in partilerle ne kadar verimli ilişkilere sahip olduğunu görüyoruz ama kamuyu ikna etmeyi başaramadılar.” diyen Van ‘t Pad, kamuoyu ile partiler arasında büyük bir fark olduğunu ve bunun demokrasi için endişe verici bir işaret olduğunu vurguladı.
Göç meselesi neden bu kadar kritik?
Son dört hükümetin göç meselesi nedeniyle düştüğünü hatırlatan Van ‘t Pad, insanların belirsizlik içinde siyasette kesinlik aradıklarını ve politikacıların, partilerin bu belirsizliği suçlayacak birini bularak istismar ettiğini söyledi.
Hollanda’da büyük bir konut krizi olduğunu ve aşırı sağın anlatısının bunun göç nedeniyle olduğu şeklinde olduğunu belirten Van ‘t Pad, “Oysa rakamlar bunun gerçekte böyle olmadığını gösteriyor. Yeni ev inşa edilmesini çok zorlaştıran çevreci düzenlemeler var. İnşa edilen ev sayısı nüfus artışıyla aynı oradan ilerlemiyor. Bu aşırı sağ tarafından kullanılıyor.” dedi.
deebi.net | Hayatın içinde…