Nergiz Turan-SÖZCÜ
1. Önce sizi tanıyalım: Nasıl bir evde, nasıl hayallerle büyüdünüz?
Küçüklüğümden beri müziği hep yukarıda tutan bir ailede doğdum ve sürekli o hayalin peşinden koştum. Babam da gençliğinde müziği hobi olarak yapıyordu ama ailesinden destek alamayınca bu hayalini benimle birlikte gerçekleştirmiş oldu. Müzik hep hayatımın içindeydi ama “müzik bir kariyer olur” dediğimde 13-14 yaşlarındaydım. O zamana kadar hep tatlı ve hoş bir hobi iken “Böyle bir kariyer olur mu?” derken müziği seçtim ve o günden bugüne müzik hayatımda.
2. Hayat size şu ana kadar adil davrandı mı?
Ben, biraz hayat ne verirse onu alıp onunla savaşmak ve bir şeyler üretmek gerektiğini kabullenen biriyim. İstanbul’da doğdum, sonra ailece İngiltere’ye taşındık. Hep iki ülke arasındaydım. Bazen “Sadece global bir sanatçı olarak Londra’da olsaydım ya da tamamen Türkiye’de doğup büyümüş, Türkiye’nin her köşesinin sanatını bilen bir sanatçı olsaydım daha iyi bir yerde olurdum” diye düşünüyorum. Şimdi o iyi yere gitmeye çalışıyorum ama biraz daha basamak atlamam gerekiyor. Bunu hayatın adilliği üzerinden değil, tamamen şans üzerinden değerlendirebilirim.
3. “Tek Kişilik Masa” senin hayalindeki albüm müydü, yoksa bu devamı gelecek bir serinin başlangıcı mı?
“Tek Kişilik Masa” bir hikâyenin özeti gibi, albüm kütüphanesinde duran kitaplardan biri oldu benim için. Bir süre yeni Türkçe albüm gelmez (gülüyor) ama İngilizce bir albümüm yakında gelecek. Türkçe olarak bir şey yapacak olursam bu sefer farklı bir konseptle ilerlemeyi düşünüyorum.
4. Albüm fikri nasıl doğdu? O ilk hayal kurduğunuz günlere götürün bizi, nasıldı?
Ben daha çok konuşarak iyi hisseden, fikirlerini bulan bir insanım. Arkadaşlarıma ve çevreme anlatarak bu fikir dolmaya başladı ve hikâye büyüdü. Albümün ana fikri ise benim için bir metafor. Tek başına yemek yemek her zaman sosyal çizgilerin sınırında hissettiriyor. Her ne kadar normal olsa da insanlara garip geliyor. Karşısında birinin olmasını istiyor insan bazen ama esas kişiliğimiz karşımızdaki insan masadan kalkınca yaşadıklarımızla, yüzleştiklerimizle oturuyor. O masada birçok duyguyu tek başına hissetmek; biraz yüzleşme anı ve özgüvenini tekrar kazanmak üzerine kurulu geniş bir konsepte sahip bir albüm oldu. Albümdeki her şarkının görsellerinin bir renk kodu var, kendi içinde bir hikayesi var. Mesela albümün ilk şarkısı Entrance boğulma hissiyle başlıyor, albümün son şarkısı Exit ise özgürleşerek kabuk değiştiren bir kişinin o ruh halinden çıkışını anlatıyor. Aynı hayattaki zor zamanlardan çıkışımız gibi. O yüzden “Tek Kişilik Masa” aslında sıkışmış ruhlarımızın ve sosyal düzenin iç hesaplaşması gibi özetle ve insanların o masada tek başına o yemeği yemelerine, hesabı ödeyip tek başına güçlü bir şekilde kalkıp gitmelerine, kendilerini belki de yeniden keşfetmelerine teşvik ediyor.
5. Kayıt sürecinde seni en çok zorlayan ama sonunda “İyi ki yaşadım” dediğin bir an oldu mu?
Daha çok teknik açıdan bir araya gelmek, projeyi bitirmek üzerine zorluklar oldu. Ama genel olarak her şey iyi ilerledi, benim için hiçbir kusuru yoktu.
6. Albüme gelelim. Hangi ruh haline hitap ediyor?
Albüm benim için, Michelin restoranına gittiğinizde menüde yer alan öğünler gibi; her öğün insana farklı bir şey hissettiriyor. Parçalar müzik tarzı olarak birbirine benzese de farklı yanları da var. Güzel olan yanı şu: o masaya oturan herkes istediği şarkıyı (öğününü) seçip dinleyebiliyor. Tüm duyguları barındıran hikâyelerden oluşuyor diyebilirim.
7. Albümde çok güçlü isimlerle düetler var: Sertab Erener, Mabel Matiz, Can Ozan, Dolu Kadehi Ters Tut… Bu iş birlikleri nasıl gelişti? Seni en çok zorlayan ya da dönüştüren hangisi oldu?
İş birliklerinin hepsi doğal ve organik gelişti. Sertab ile tam pandemi yaşanmadan önce sosyal medyadan tanıştık, sonrasında süreç içinde hep görüştük ve mentor gibi hayatıma çok güzel dokundu. “Beraber bir şarkı yapalım” derken düete çevirdik. Beste konusunda eğer şarkıyı ben yazmadıysam, “Benim gibi hissetmez” diye düşünüyordum. Mabel’le tanıştıktan sonra ilk kez başkasının bestesine kendi bestem gibi bakabildim. Beni zorlayan bir süreçten ziyade, değiştiren ve farklı bakmamı sağlayan bir deneyim oldu. Dolu Kadehi Ters Tut ile ikinci şarkımız, kimyamız da çok uyuşuyor. Stüdyodayken, fikir alışverişinde bulunurken çok rahatız, hepimiz birbirimizi iyi tanıyoruz aslında o yüzden çok keyifli ve yaratıcı bir süreç oluyor bir araya gelmemiz. Canozan ile olan şarkımızı öncesinde single olarak çıkarmıştık, albümün ruhuna ve hikayesine uyduğunu düşündüğüm için albüme eklemeye karar verdik. Cano ile üretmek her zaman çok keyifli ve akışta ilerliyor. Onunla da yeni bir şeyler planlıyoruz. Albümdeki her ismin bana kattığı farklı yönler var, böyle isimlerle karşılıklı bir şey üretebilmek yolculuğumun en güzel yanlarından biri diyebilirim.
8. Peki süreç boyunca Sertab Erener’in sana ilham olan bir tavsiyesi oldu mu?
Çok şey oldu. Zaman zaman kariyer olarak zorlandığımda “Bu duyguyla nasıl baş ediyorsun?” diye soruyordum. Bana hep “İşini sevdiğin bir yerden yaparsan, bu seni hep yukarıya taşıyacak” der. Sözleri hep şunu hatırlatıyor: Yol ne kadar zor olsa da çalışkansan ve mesleğine gerçekten tutunursan, bir yerden sonra sıyrılacağına inandırıyor. Bu anlamda bana hep ilham oluyor.
9. Rol modelin var mı? Mesela kim/kimler gibi olmak istersin?
Rol model diyebilir miyim bilmiyorum ama büyük kadın sanatçılardan ilham aldığım çok var. Türk olarak başta Sertab Erener olmak üzere Sezen Aksu ve Şebnem Ferah diyebilirim.
10. Senin için müzik sadece bir ifade biçimi mi, yoksa sosyal sorumluluk taşıyan bir platforma mı dönüşüyor?
Nerede olursan ol, günün sonunda gündemin bir ruhu var. Gündem kötüye giderse bu hepimizi etkiliyor, bu sanatçılar için de geçerli. Bu topraklarda yaşayan biri olarak “Bu durumda ne yapabiliriz?”i düşünmeliyiz. Elimizden geleni yapıp insanlara moral vermemiz gerektiğini düşünüyorum.
11. Düşün, bir konser veriyorsun. En önde seni izlerken onu görüyorsun ve çok heyecanlanıyorsun. O kim olurdu?
Listem bitmez ama Pink Floyd ekip olarak en ön sırada izlese, mesleki olarak mezun olurdum herhalde (gülüyor).
Bu haber ile ilgili düşünceleriniz nedir? Yorumlarda paylaşabilirsiniz.