1. Haberler
  2. Haberler
  3. Dünya
  4. Trump’ın antisemitizm kararnamesi sonrasında 2 bin öğrenci hakkında işlem başlatıldı

Trump’ın antisemitizm kararnamesi sonrasında 2 bin öğrenci hakkında işlem başlatıldı

Haberi Dinle

McCaw, Trump yönetiminin hayata geçirdiği kararname kapsamında gözaltına alınıp yargılanan üniversitelilere ilişkin suçlamaları ve gelinen hukuki aşamayı AA muhabirine değerlendirdi.

ABD’de Başkan Donald Trump’ın göreve gelmesinin ardından 30 Ocak 2025 tarihinde imzalanıp yürürlüğe giren kararname kapsamında, üniversite kampüslerinde Filistin’e destek eylemleri yasaklanmış, eylemlerin devam etmesi durumunda gösterilere katılan kişilerin oturum ve eğitim vizelerinin iptal edileceği ilan edilmişti.

Kararnamenin yürürlüğe girmesinden bu yana yaklaşık 2 bine yakın kişi hakkında işlem başlatıldığını belirten McCaw, vize iptalleriyle başlayan sürecin ardından pek çok kişinin de gözaltına alındığını ve haklarında hukuki süreç başlatıldığını belirtti.

“Soğuk Savaş döneminden kalma göçmenlik yasalarını uyguluyorlar”

Bu süreci, Columbia Üniversitesi öğrencisi ve Filistin yanlısı aktivist Mahmud Halil’in gözaltına alınmasının başlattığını aktaran McCaw, Halil’in Columbia Üniversitesindeki gösterilerin öncülerinden biri olduğu için gözaltına alındığını, buna karşılık resmi olarak kendisine yönelik herhangi bir suçlama yapılamadığını ifade etti.

McCaw, Trump yönetiminin Filistin yanlısı aktivizmi antisemitizm yasasıyla bağdaştırıp, engellemeye ve aktivistleri şeytanlaştırmaya çalıştığını belirterek şöyle konuştu:

“Son iki yıldır ülke genelinde üniversite kampüslerinde on binlerce üniversite öğrencisi, ABD’nin siyasi destek, mali yardım ya da doğrudan silah transferi yoluyla suç ortağı olduğu İsrail’in soykırımına karşı çıkan Filistin yanlısı insan hakları aktivistleri haline geldi. Columbia Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi ve daimi ikametgah sahibi Mahmud Halil gibi kişiler, sadece soykırım karşıtı protestolara barışçıl bir şekilde katıldıkları ve ABD ile İsrail politikalarını eleştirdikleri için gözaltına alınma ve sınır dışı edilme ihtimaliyle karşı karşıya kaldılar. Evinde gözaltına alınan Halil, herhangi bir suçla itham edilmeden gözaltına alındı ve şu anda sadece Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun tespitine dayanılarak sınır dışı edilmekle karşı karşıya. Bu tür bir baskı önemli ve daha önce görülmemiş boyutta.”

Halil’in yanı sıra Tufts Üniversitesinden Türk öğrenci Rümeysa Öztürk’ün de hukuken suç kabul edilemeyecek gerekçelerle tutuklandığını ve tutuklanmasının ardından kendisine somut bir gerekçe gösterilemediğini belirten McCaw, “Bazı kişiler açık bir gerekçe olmaksızın gözaltına alınırken diğerleri herhangi bir yasal süreç veya bildirim olmaksızın aniden vizelerini kaybettiler. Ayrıca Tufts Üniversitesinden Rümeysa Öztürk gibi sadece İsrail’i eleştiren bir makale yazdığı için gözaltına alınan ya da bu konuda hiçbir siyasi faaliyeti olmamasına rağmen tutuklanan İranlı bir öğrenci gibi vakalar da var.” dedi.

Filistin yanlısı öğrencilere herhangi bir suçlama yöneltilmediği gibi, söz konusu eylemlerin barışçıl, izinli ve planlı olarak yapıldığına da dikkati çeken McCaw, Amerikan üniversitelerinde öğrencilerin ilk kez eleştirel düşünme ve Amerikan toplumundaki yerleri ile hükümetin kendi yaşamları üzerindeki rolünü değerlendirdiklerini ifade ederken Trump yönetiminin bu durumdan rahatsızlık duyduğunu vurguladı.

Özellikle Mahmud Halil ve Rümeysa Öztürk’ün ABD yönetimi için yalnızca birer isimden ibaret olduğunu, asıl amacın Filistin aktivizmini engellemek adına mümkün olduğunca fazla kişiyi gözaltına alıp haklarında işlem başlatmak olduğunu belirten McCaw, “Aktivizmi suç olarak gösterip Soğuk Savaş döneminden kalma göçmenlik yasalarını uyguluyorlar.” ifadelerini kullandı.

“En az korumaya sahip olanların peşine düşüyorlar”

ABD yönetiminin bu uygulamayla ülkedeki Filistin yanlısı aktivizmi durdurma ve kitleleri korkutma, manipüle etme amacı taşıdığına işaret eden McCaw, siyasi çevrelerin de Filistin aktivizmini yanlış gösterdiğini; ülkedeki Amerikalıların bu eylemlere destek vermesine rağmen vatandaşlara bu uygulamaları yapamadıkları için “zayıf halka” olarak görülen yabancı uyruklu öğrencilerin özellikle cezalandırıldığını ifade etti.

Mahmud Halil ve Rümeysa Öztürk gibi başarılı ve vicdanlı aktivist öğrencilerin hedef alınmasının, diğer yabancı öğrencilere karşı verilen bir gözdağı olduğunu belirten McCaw, şöyle konuştu:

“Sayısız Amerikalı artık İsrail’in soykırımına karşı çıkıyor ve Amerikan kampüslerinde bir söz savaşı yaşanıyor. Bu protestoların büyük çoğunluğunu Amerikan vatandaşlarının yanı sıra yabancı vizeyle gelen öğrenciler düzenliyor. Amerikan vatandaşlarının hakları çok iyi korunurken burada vize ile bulunan öğrenciler Dışişleri Bakanlığı ve Trump yönetimi tarafından statülerinin iptal edilmesine daha açıklar. Şu anda olan da tam olarak bu. Bu öğrenciler ister öğrenci vizesiyle burada olsunlar, ister kalıcı oturma izni almış olsunlar, Soğuk Savaş döneminden kalma göçmenlik yasalarını gerekçe göstererek ABD politikalarına müdahale ettikleri iddiasıyla Dışişleri Bakanlığının saldırılarına maruz kalıyorlar ve hedef haline getiriliyorlar.”

CAIR gibi hem ülkedeki Müslüman haklarını savunan hem de insan hakları alanında faaliyet yürüten kuruluşların da Rümeysa Öztürk ve Mahmud Halil başta olmak üzere gözaltına alınan öğrencilerin hukuki süreçlerini yakından takip ettiğini belirten McCaw, gerek hukuki gerek aktivizm anlamında yapılması gereken her şeyi yaptıklarını ifade etti.

Özellikle bu baskıların ABD’deki kamuoyu vicdanını Filistin yanlısı aktivizme doğru kaydırdığını ifade eden McCaw, şöyle devam etti:

“Bütün bu yaşananlar, ABD’nin İsrail’in soykırımını neden desteklediğine dair anlatıyı, Trump yönetiminin dış politikamıza ve ilişkilerimize müdahale ettiğini düşündüğü noktaya kadar etkili bir şekilde değiştirdiğimiz anlamına geliyor. Bu da örgütlenmeye devam etmemiz gerektiği anlamına geliyor. ABD vatandaşları kesinlikle öncü bir rol üstlenmeli ve burada bizimle dayanışma içinde olan vizeli öğrencilerimizi korumalıdır. Trump yönetimi halihazırda burada bulunan ya da gelecek olan yaklaşık 2 bin öğrencinin vizesini iptal etti. Şimdi iş Amerikan vatandaşlarına düşüyor. Birincisi, arkadaşlarımızın ve meslektaşlarımızın haklarını savunmak ama ikincisi, baskıyı artırmak. Amerikan dış politikasını daha iyiye doğru değiştiriyoruz.”

ABD kamuoyundaki vicdanı diri tutmak ve yaşananlara sessiz kalmamak adına eylemlerin yapılabilecek en doğru aktivizm biçimi ve en doğru tepki olduğunu ifade eden McCaw, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ülke genelindeki Amerikalıların, Amerika’nın İsrail’in işgali, apartheid ve Filistinlilere yönelik soykırımındaki suç ortaklığı ve desteği hakkındaki düşünceleri üzerinde çok olumlu bir etkiye sahip olduğumuzu görebiliyoruz. Bunu sürdürmek zorundayız. Eğer vizeleri yasaklamaya ve Filistin yanlısı insan hakları aktivizmi yapan öğrencilerin buradaki statülerini iptal etmeye başlayacaklarsa, bu da Amerika doğumlu öğrencilerin ve aktivistlerin iki kat daha fazla protesto etmeleri ve değişimin devam etmesini sağlamaları gerektiği anlamına geliyor. Vicdanen bunu yapmalıyız. Ve inşallah bunu başaracağız.”



deebi.net | Hayatın içinde…

Trump’ın antisemitizm kararnamesi sonrasında 2 bin öğrenci hakkında işlem başlatıldı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

deebi.net ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

 

Sitemize katkıda bulunmak için, lütfen reklam engelleyicinizi devre dışı bırakın
veya sitemizi beyaz listeye ekleyin!

Reklam engelleyiciyi kapattıktan sonra sayfayı yenilemeniz gerekmektedir.